Selamün aleyküm hocam, “Beni gören veya beni göreni gören Müslümana ateş dokunmaz” hadisi sahih midir,  rüyada veya uyanıkken görenler de sahabeden sayılabilir mi? Sema Serap Akkaya – İstanbul / Messenger

*******

Ve aleyküm selam kardeşim;

Mealini naklettiğiniz hadis rivayeti sahihtir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), 

"Beni gören veya beni göreni gören Müslümana ateş dokunmaz" buyurmuşlardır. [Bkz. Tirmizî, Sünen, Menâkıb, 57, Hadis no: 3858]

Başka bir rivayette ise şöyle buyrulmuştur: 

"İnsanların en hayırlıları benim asrımda yaşayanlardır. Sonra bunları takip edenlerdir, sonra da onları takip edenlerdir.” [Buharî, Sahih, Şehâdât 9; Müslim, Sahih, Fezâilü's-Sahâbe, 214]

Bu hadis-i şerifte yer alan “Müslüman olarak beni gören” kaydı önemlidir. Bu kayıt, “veya beni göreni gören” hükmü için de geçerlidir. 

Söz konusu hadis-i şerif, bâhusus gerçek sahâbi ve tâbiînin faziletine dikkat çekmektedir. Binaenaleyh bunun izahı, “Asırların  an hayırlısı benim asrımdır, sonra onun arkasından gelen, sonra da onun arkasında gelen asır...” manasındaki hadisin penceresinden bakılarak daha net görülebilir. Tirmizi’nin (rh.) “hasen-sahih” dediği bu hadisi, mevzumuz olan hadisin hemen arkasından zikretmesi de bu râbıtaya işaret etmektedir.

Hadis şârihleri de bu hadisi sahâbe va tâbiîne tahsis etmişlerdir. Tabii ki ‘imanla teslîm-i rûh edebilme’ şartına da dikkat çekmişlerdir. [Bkz. Mübârekpûrî (v. 1935),Tuhfetü’l-Ahvezî (Tirmizî’nin el-Câmiu’s-Sahîh’ine yazdığı şerh), ilgili hadisin şerhi]

*** 

Rüyada Rasûlullah Efendimizi (s.a.v.) görmek bu hadisin muhtevasına girmez. Çünkü rüya çok farklıdır. Ehl-i Sünnet inancına göre “Rüya, ilham ve keşif dinî bir delil değildir. Bunlara dayalı olarak bir hüküm de verilemez. Bunları gören kimse, başkalarını o yolla elde ettiği bilgilere davet de edemez. Fakat gördükleri şeyler İslâm’ın ölçülerine / zâhir ve bâtınına aykırı değilse, görenlerin kendileri onlara göre hareket edebilir. Zaten bu durumda İslâm’ın mubah kıldığı dairede hareket etmiş olurlar.” Detaylı bilgi için bkz. http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/2590-ruya-ile-amel-meselesi.html

Sahabe olabilmek için, hayatta iken Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile görüşmüş ve mü’min olarak vefat etmiş olma şartı vardır. Hatta Silsile-i Aliyye’nin (k. Esrarahum) son halkasını teşkil eden Üstâzünâ Süleyman Hilmi Silistrevî (k.s.) hazretleri Sahâbi’yi şöyle tarif buyurmuşlardır:

Sahâbi: Rasûlullah’ın (s.a.v.) dâire-i imkân ve dâire-i emkine-i külliye’nin tamâmını kendi letâifinden nazar ederek seyr-i sülûkünü bir anda itmâm ettiği kişi, demektir.”  [Ali Erol, Hatıratım, s. 84]

O bakımdan rüya bir yana, Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.) dâr-ı bekaye irtihal ettikten sonra uyanıkken bile gören sahâbeden sayılmaz. Nitekim İmam Süyûtî (rh.) gibi yakaza halinde (uyanıkken) Rasûl-i Zîşân Efendimizi (s.a.v.) görenler bile sahâbe tasnifine dâhil değildir.

Go to top