SORU:

Değerli hocam, Kaza borcu olan nafile kılamaz mı? Açıklarsanız memnun olurum.


Kıymetli kardeşim;

Hiçbirimizin "farz"la "nafile"yi birbirine karıştıracak bir yanlışlığımız düşünülemez. O husus zaten basit bir ilmihal bilgisi... Elbette ki farzların yanında nafileler bir "hiç" hükmündedir.

Ancak şunu da unutmamak lazım: Farzların yeri ayrı, nafilelerin yeri ayrıdır. Nitekim Rabbimiz bir hadis-i kudsi'de, "Bi'l-ferâizı necâ abdî minnî, ve bi'n-nevâfili yetekarrabu ileyye"... Bilenler kusura bakmasın, bilmeyenler için mealini arz edeyim: "Kulum, farzlarla benim (azabımdan) kurtulur; nafilelerle de bana yaklaşır"...

Binaenaleyh hiçbirisini öbürü için terk etmek gibi bir lüksümüz olmasa gerek. Bu bir...

İkincisi; bazı nafilelerin üzerinde çok durmamızın sebebi; onların zamanla unutulmuş, terk edilmiş, müminlerin hafızalarından silinmiş ya da küllenmiş olmasından dolayıdır... Yoksa geçmiş asırlardaki gibi, duhâ-evvâbîn-teheccüd, tesbih vs. nafileleri, ibadetlerinin bir parçası haline getirmiş mümin topluluklar olsa bugünün inananları da, böylesine üzerinde durmaya-hatırlatmaya tabii ki gerek kalmazdı... Fakat manzara ortada... O halde düşünün; günümüz şartlarında hangi mümin kendisini tesbih namazının ecrinden-temizliğinden müstağni addedebilir?

Kimse demiyor ki, beş vakit namazınızı ihmal etseniz de mutlaka tesbih namazı kılınız... Yok böyle bir şey. Tabii mümin öncelikle farzları eda edecek; borçlarından, Allah'ın azabından-gadabından kurtulacak... Sonra da nafilelerle Rabb'ine yaklaşacak... Nafileleri bir kenara bırakarak nasıl yaklaşacaksınız Allah Teala'ya?!

Farz olan Ramazan-ı şerif orucundan sonra niçin tutuyoruz Şevval ayının altı gün orucunu..?

***
Mevlam; şerîat-ı garrâ-i Ahmediyye'nin farzlarını da nafilelerini de ihmal etmeden -vüs'ati nisbetinde- tatbik eden, sünnet-i seniyyeye bihakkın ittiba gayreti içerisinde bulunan kulları zümresine cümlemizi ilhak buyursun.

***

İlave bilgi

Ömer Nasuhi Bilmen merhum Büyük İslam İlmihali'nde bu meseleye şöyle açıklık getiriyorlar: 

"...Kaza namazları ile uğraşmak, nafile namazları ile uğraşmaktan daha iyi ve daha önemlidir. Fakat farz namazların müekked olsun olmasın, sünnetleri bundan müstesnadır. Bu sünnetleri terk ederek bunların yerine kazaya niyet edilmesi daha iyi değildir. Bu sünnetlere niyet edilmesi evladır. Hatta kuşluk ve tesbih namazları gibi, haklarında nakil bulunan nafile namazlar da böyledir. Bunlara da böyle nafile olarak niyet etmek evladır. Çünkü bu sünnetler, farz namazları tamamlar, bunların yerine getirilmesi mümkün değildir. Kaza namazlarının ise, muayyen vakitleri olmadığı için onların her zaman yerine getirilmesi mümkündür.

Bununla beraber namazları kazaya bırakmak günahtır. Bu günahdan mümkün olduğu kadar kurtulmak için sünnetleri feda etmek uygun olmaz. Böyle bir günahı işleyen kimsenin fazla ibadet ederek Allah'ın bağışlamasına sığınması gerekirken, hakkında Peygamber şefaatinin tecelli etmesine vesile olacak bir takım sünnet ve nafileleri terk etmek nasıl uygun olabilir? Hem bir kısım vakit namazlarını kazaya bırakmak, hem de diğer bir kısım vakit namazlarını, kendilerini tamamlayan sünnetlerden ayırmak iki kat kusur olmaz mı? Buna aykırı olan bazı nakiller geçerli değildir. Bunlar kabul edilen fetvaya aykırıdır. Hem sünnetleri, hem de kaza namazlarını kılmaya elverişli vakit bulamadıklarını iddia edenler bulunursa bunlar insaflı bir iddiada bulunmuş sayılmazlar. Boş yere en kıymetli zamanlarını harcayan insanlar, bilmem böyle bir iddiaya nasıl kalkışabilir?..."

Go to top