SORU:
Merhabalar hocam. "Evvela akaid ve fıkıh sonra tasavvuf" tasnifi doğru mudur?
CEVAP:
Tasnif doğrudur... O sırayı takip etmeden bir yere varamayız... Daha doğru bir ifadeyle; sağlıklı neticeler elde edemeyiz. Bir İslam büyüğünün şu mübarek sözleri çok dikkat çekici ve uyarıcıdır. Mealen der ki; "Fıkıhsız bir tasavvuf zındıklığa, tasavvufsuz bir fıkıh fasıklığa götürür! Fıkıh ve tasavvuf, zâhir ve bâtın beraber olunca tahkik ilmi meydana gelir."
Şimdi de istersen gelelim benim söylediklerime, yazdıklarıma...
Şayet farklı bölümlerdeki makalelerimi okumuşsanız, benim anlatmaya çalıştığım hususun da bundan farklı olmadığını, ayniyle böyle olduğunu görürsünüz. Ama sadece bir makelinin ya da kısa bir cevabın belli bir noktasına takılıp kalırsanız, tamam'ı görmekte zorlanırsnız. Hep belirtmeye çalıştığım gibi, yolumuz Ehl-i Sünnet yolu... O çizginin dışına çıkan-taşan hiçbir şey bizim makbulümüz değildir, olamaz.
Bilindiği gibi tekke ve medreselerin beraberce faaliyet gösterdiği devirlerde mü'minler, önce medresede dinî öğrenim görür, ardından manevi eğitim için tekke ve tarikatlere intisab ederlerdi.
Bugünün şartlarında ise maalesef insanların, ne eskinin medrese tahsilini ne de tasaavvuf irfanını öğrenebilecekleri müesseseler var. Dolayısiyle hepimizin bildiği-gördüğü üzre, her alanda olduğu gibi bu sahada da belli bir keşmekeş hakim.
Bununla birlikte bugün işin şuurunda ve idrakinde olan ilim ve tasavvuf erbabı bir kısım insan, karınca kadrince bu ihtiyaca cevap vermeye gayret gösteriyor... Ama özel ama genel platformlarda... İmkan ve şartlar ne kadarına müsaade ediyorsa... Mehma emken.
Velhasıl, maneviyat yoluna intisaptan önce elde edilecek en önemli şey; öncelikle sahih bir itikat, sonra amel ve ibadet, sonra da ihlasın temini için tasavvuf...
İmam-ı Rabbani (k.s.) hazretlerinin tasnifiyle; itikat, amel, ihlâs... Çünkü farz ve haramlar bilinmeden tasavvufun tarif ettiği güzel ahlakı-manevi hayatı yaşamak zordur.
O bakımdan gündelik hayatta lâzım olan dinî bilgilere "İLMİHÂL" denilmesi tesadüf eseri değildir. Bu isim zâhirî bilgilerin maneviyat ve hâl ile beslenmesi lüzûmunu göstermektedir.
Tasavvuf ve ilmihali, bir başka ifadeyle zâhir ve bâtını birbirinden ayırmadan öğrenmek ve birini diğerine alternatifmiş gibi görmemek-göstermeye kalkışmamak lazım.
Sözün özü; önce temel itikadî ve fıkhî bilgiler öğrenilip uygulanınca tasavvufî ahlâkı yaşamak da kolaylaşır.
Rabbim, son nefesimiz dahil hidayet-i kamileden ayırmasın.
Selam ve sevgiler...