Selamun aleykum hocam, bir arkadaşımız Ruhul Beyen Tefsirinden Kıssalar paylaşıyor, onlardan birinde tecrid ve tefrid kavramları geçiyor, bunların anlamları nedir, açıklayabilirmisiniz? A. Kemal Buharalı – Almanya
*******
Ve aleyküm selam kardeşim;
Tecrîd; lûgaten tecrit etme, soyutlama demektir. Tasavvuf ıstılâhında ise, sâlikin zâhirini mal ve mülkten, bâtınını karşılık bekleme anlayışından arındırması; yaptığı her şeyi sırf Allah rızası için yapması, makam ve hâl sahibi olma düşüncesini (evliyalık ve keramet merakını) hatır ve hayâlinden dahi geçirmemesidir. Aynı kökten gelen ‘mücerred’ kelimesi de yine tasavvufta, evlenmeyip bekâr yaşamayı tercih etmiş olan manasında kullanılır. [Bkz. İmam Gazalî, İhya, II, 35] Nitekim “Mücerred pâk, müteehhil hak”, yani evlenmeyen temiz, evlenen hak üzeredir, denilmiştir.
Tefrîd; emsâl ve akrândan (eş ve benzer olanlardan) ayrılıp yalnız ve tek kalmak, kimsenin sahip olmadığı hâllere ve makamlara sahip olmak, hâlini görme vaziyetinden de uzaklaşmak, her şeyi sırf Allah için yapmaktır.
Hâsılı; tecrîd, mâlik olmamak (bir şeye sahip bulunmamak), tefrîd de memlûk olmamak, Allah’tan başka birinin malı, kulu-kölesi olmamaktır. [Kelâbâzî, et-Tasarruf, Kahire, 1960, s. III] Dolayısiyle sadece kendisini Mevlâ’ya bağlayan mürşidinin bendesi olmaktır.
Muhyiddîn İbn Arabî’ye (k.s.) göre ise tecrîd ve tefrîd, kalpten-ruhtan-sırrdan ve sair letâiften mâsivâyı kaldırıp atmaktır. [Bkz. Futuhâtü’l-Mekkiyye, Kahire, 1293]
Bazılarına göre de, tecrîd kalbi mâsivâdan arındırmak, tefrîd Cenab-ı Hakk’ı şânına yakışmayan vasıflardan tenzih etmek ve O’nu ferd yani tek ve eşsiz olarak görmektir.
“Ehl-i tecrîd” terkibi, dünyayı terk eden, onunla olan ilgisini kesendir.
“Ehl-i tefrîd”, Hak ile birlikte olan manasına gelir. Hallâc-ı Mansur (k.s.), “Bulana tek başına Hak ile olmak kâfidir” demiştir.
“Tecrîd üzere sefere çıkmak”, yanına azık-silah-binek ve kılavuz almadan yola koyulmak demektir.