İsa aleyhisselâm ve Eflatun muasır mı idi?
Hz. İsa (a.s.) ile ünlü Yunan filozofu Eflatun aynı çağda mı yaşamışlardır?
*******
Esasen Hz. İsa (a.s.) ile filozof Eflatun muasırdır, aynı çağda yaşamışlardır.
Bilindiği gibi Roma İmparatoru büyük Kostantin (MS 22 Şubat 272 - 22 Mayıs 337), Miladın 320 yılında İznik’te 319 papazı toplayıp, bölünmüş Hıristiyanlığı birleştirmek istedi. Papazların hazırladığı Hıristiyanlık dinine, Eflatun’un teslisini de dâhil etti. Ekanim-i selâse’yi (üç tanrılığı) Eflatun’un uydurmayıp, Hz. İsa’nın söylediği yalanına herkesi inandırmak için, Eflatun’un milattan 300 küsur yıl önce yaşadığını (MÖ 427 – MÖ 347) ilan etti. Böylece, miladî yılların başlangıcı da, o kadar yıl geri alınmış oldu.
Platon da denilen bu Yunan filozofu Eflatun’un, İsa aleyhisselâm zamanında yaşadığı Burhan-ı Kaatı‘da da kayıtlıdır. [1] Batılı kaynaklarda ise Eflatun’un, milattan yani İsa aleyhisselâmın doğumundan 347 yıl önce öldüğü anlatılır. Oysa İsa aleyhisselamın doğumunu çok az kimse biliyor, dünyada kısa süre kalıp semâya / göğe yükseltildiği için kendisini ancak 12 havâri tanıyordu. Hâsılı, İseviler sayıca az ve asırlarca da gizli yaşadıklarından, milat (Noel gecesi) doğru olarak tesbit edilip anlaşılamamıştır… Aralık ayının 25’inde veya Ocak ayının 6’sında yahut başka bir gün doğduğu sanıldığı gibi, bugünkü miladi yılın 5 yıl fazla olduğu, çeşitli kitaplarda, mesela Astronomi âlimi Hasib Bey’in 1915 baskılı Kozmoğrafya kitabında ve Takvim-i Ebuzziya’da da belirtilmiştir. [2]
Binaenaleyh miladî takvim, Müslümanların hicrî takvimi gibi doğru ve kesin olmayıp, günü de, yılı da şüpheli ve yanlıştır. Hicrî İkinci Bin Yılın Müceddidi İmam-ı Rabbani (k.s. 971/1564-1034/1624) hazretlerinin de beyanlarına göre, 300 yıldan fazla noksandır ve İsa aleyhisselâm ile Hâtemü’l-Enbiya Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) arasındaki zaman, bin yıldan az değildir. Her iki Rasûl arasında geçen zamanın yaklaşık bin yıl olduğu sair dinî kaynaklarda da mezkürdür. Nitekim büyük hadis ve siyer âlimi İbn Asâkir’in, Tâbiînin büyüklerinden İmam Şa‘bî’den (rahımehumullah) haber verdiğine göre, İsa aleyhisselâm ile Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) arasında, 963 yıl fark vardır. [3]
Hıristiyanlar arasında kendisine kıymet verilen Augustin de, Nasrânilikteki teslis inancının aynen Eflatun’un felsefesinde bulunduğunu itiraf etmektedir. Hatta teslisi isbat için Eflatun’un görüşlerini delil olarak zikretmektedir. Milat’tan yaklaşık 350 yıl önce ölen bir kimsenin düşüncelerinin, Hıristiyanlık inançlarıyla aynı olması, Hıristiyanlığın fikirlerini Eflatun’dan aldığının delili değil de nedir? Doğrusu bu durum da bize, apaçık Eflatun’un, Hz. İsa zamanında yaşadığını göstermektedir. [4]
İmam-ı Rabbani Müceddid-i Elf-i Sânî (k.s.) hazretleri buyururlar ki:
“…Önceki peygamberlerin şeriatlarına dair şu husus nakledilmektedir:
Ülû’l-azm Peygamberler’den bir peygamberin vefatının ardından bin sene gibi uzun bir zaman geçtiğinde, o peygamberin şeriatını güçlendirecek, davetini yüceltecek âlî bir peygamber, büyük bir nebî gönderilirdi. Onun dönemi bitince yerine Ülû’l-azm Peygamberler’den, kendi şeriatını tebliğ edecek bir başkası irsâl olunurdu. Hâtemü’r-rusül aleyhi ve aleyhimü’s-salâtü ve’s-selâmın şeriatı nesih, tebdil ve tağyire karşı İlâhi muhafaza altında olduğu için, bu ümmetin âlimleri önceki ümmetlerin peygamberleri yerine geçmiş, şeriatı güçlendirme ve dinin te’yidi demek olan ümmeti destekleme vazifesi de kendilerine verilmiştir. [5]
“İsa aleyhisselâmın daveti kendisine ulaştığında, dönemin filozoflarının öncüsü olan Eflatun,
‘Biz hidâyete ermiş bir topluluğuz / kimseleriz. Bizim, bizi hidâyete erdirecek birine ihtiyacımız yoktur’ diyerek davete icabet etmemiştir.
Ne ahmak, ne bedbaht biri! Öyle ya; ölüleri diriltecek, alaca ve cüzzam hastalarını iyileştirerek onların hikmetlerinin / felsefelerinin kat be-kat üstüne çıkan bir zâta ulaştığı halde kendisine tâbi olma bahtiyarlığına nâil olamamış… Onu görmeden, vaziyetini anlamadan, sîretini / davranışlarını düşünmeden, haddini ve hâlini bilmeden, öğrenmeden böyle talihsiz bir cevap vermiştir. Bu olsa olsa, onun son derece inat ve ahmaklığından kaynaklanmaktadır!
Şiir:
“el-Felsefetü sefehün ekseruhaa ve kezâ mecmûuhaa iz li-külli hukmü ekserihî”
Meali:
Ahmaklıktır felsefe ekseriyetle, hatta hepsidir.
Zira ‘el-hükmü li’l-ekser’ hüküm ekseriyete göredir.
Allah sübhânehu bizleri, onların bu kötü itikadlarının zulmetinden necatta kılsın, kurtuluş ve selâmet ihsan eylesin.” [6] İmam-ı Rabbani, A.g.e., 1, 266.
N e t i c e
İmam-ı Rabbani (k.s.) hazretlerinin bu nakil ve izahlarından da açıkça anlaşılıyor ki; Eflatun, Ülû’l-azm bir peygamber olan Hz. İsa aleyhisselâm zamanında yaşamıştır. Öyle Batı âleminin / Hıristiyanların iddia ettikleri gibi aralarında 300 küsur senelik bir zaman farkı yoktur, muasırdırlar. [7]
Dipnotlar
[1] Kitap, TBMM Kütüphanesinde mevcuttur.
[2] http://www.ehlisunnetbuyukleri.com/Islam-Tarihi-Ansiklopedisi/Detay/TAKVIM/665
[3] Mevâhib-i Ledünniyye, cilt 2, fasıl 3.
[4] Türkiye Gazetesi, 25 Ocak 2010 Pazartesi tarihli nüsha.
[5] İmam-ı Rabbani, el-Mektubat, Fazilet Neşriyat, yyy., 1, 209; Hıcr suresi, 9.
[6] İmam-ı Rabbani, A.g.e., 1, 266.
[7] Bkz. http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/3423-isa-aleyhisselam-ile-eflatun-muasir-mi-idi.html