Hocam, Allahın selamı üzerinize olsun. Rahmet ve bereketi de... Zaman zaman güvenilir kaynak olduğunu düşündüğüm için bu s,iteye bakarım. Durmadan kanayan bir yara varken abdest ve namaz nasıl eda edilir diye bakarken aşağıdaki başlığı görgüm. Siizn yazdıklarınız hakikaten beni üzdü. Çok nazik bir eşkilde aynı şeyleri yazabilekkken neden o kişiya sert ve nezaket dışında cevap verdiniz anlmadım. Halbuki sorula ne kadar da mantıklıydı. En nihayetinde o soruları elbette bir ilmihalde bulabilir ama hangi ilmihal. Size sonsuz güvenmiş ki sizden teyit istemiş. Ben üzüldüm. Bu tonda yazan birinin rasulullahın öğretme modelini takip ettğini iddia etmesi güç.  Malesef tüm yazılan güzel şeyleri çok basit bir nedenle zanna düşlürmüş oldunuz. Maasselam. http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/2999-namaz-sehiv-secde-elde-yara-bandi-kuru-temizleme.html

Soru: ENOTS tarafından yazıldı. Kategori: Soru - Cevap

*******

Ve aleyke ENOTS!

Gerçek ismin, kimliğin, formasyonun nedir bilmiyorum. Ama sözünü ettiğin hususlarda bir şeyleri tam olarak bilmediğin, dolayısiyle gözden kaçırıp karıştırdığın ortada.

Tebliğ, tâlim, telkin ve terbiye öyle tek düze değildir. Farklı usûl ve üslûpları vardır. Kişiye / kişilere, ortama, zaman ve zemine göre farklılık arzeder. Sürekli yumuşak, sürekli sert veya sürekli aynı tonda konuşma ve yazışma metodları ile olmaz. Nitekim Rasûl-i Zîşân (s.a.v.) Efendimizin sıfatlarından biri beşîr iken, öbürü de nezîr’dir. Bu iki ana vasfın aralarında değişik tonlar da mevcuttur. Bunların Kitap ve Sünnet’te, ulemâ ve sulehânın tatbikatında bir yığın örnekleri vardır. Merak edersen eserlere bakar, bulur, okursun.

Binaenaleyh bizim orada yaptığımız / yapmak istediğimiz de, halini-vaziyetini, tutum ve davranışını / halet-i ruhiyesini, hatta tabiri caizse cemaziyelevvelini bildiğimiz bir okuyucuya, muktezâ-yi hâle muvâfık bir usûl ve âdap dersi vermektir. Yoksa -âmiyane tabirle- fırçalamak ya da azarlamak değil. Maamafih gördüğünüz üzere sorularını da cevapsız bırakmadık. O da bu üslûptan bir rahatsızlık duymayıp sükût etmesine, -beklemeyiz ama- muhtemelen müteşekkir bulunmasına rağmen size ne oluyor ki onun avukatlığana soyunmuş, bize de âdâb-ı muaşeret dersi vermeye kalkışıyorsunuz!

Kusura bakmayın; sizin gibi alıngan-kırılgan-gücengen ve de usûl-âdap bilmeyen insanlara harcayacak vaktimiz yok. Madem üslûbumuzdan rahatsız oldunuz, lütfen bize yazmayınız. Ne demiş atalarımız, “Üslûb-i beyan ayniyle insan.” Bizim tarzımız bu. O halde hazmı, tahammülü olmayanın bu cevelengâhta işi olmasa gerek.

Sizi kırmızı kartla çağırmadık. Öyle değil mi?

Selametle…

Not:

Siteye kaydettiğiniz elektronik adresiniz de maalesef “FAKE / SAHTE”! Bu sahteciliğe neden lüzum hissetiyseniz, onu da bilmiyoruz. Herhalde sizce bir izahı vardır.

Size tavsiyemiz; Rabbimizin (c.c.) buyurduğu gibi, Festeqım kemâ ümirte (Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!)" [Hûd suresi, 112] Hayatta daima açık ve dürüst olmaya bak. Sinmekten, saklanmaktan, sahtecilikten hiçbir zaman bir yarar gelmez. Ne bu dünyada ne de ahirette…

Bir yerlerden bir şeyler öğrenmek niyet ve talebindeysen de, kibrini-gururunu kır, ayaklar altına al, daima mahviyet-hiçlik içerisinde bulun. Aksi halde hiçbir şey elde edemezsin. 

Go to top