Selamün aleyküm hocam. Umrede ihramlıyken ihramlı olduğumu unutarak bir arkadaşımı traş ettim. Karşılığında fıtır sadakası vermek gerekiyormuş galiba. Acaba bu fıtır sadakasını memleketimde versem de olur mu yoksa Mekke-i Mükerreme'de mi vermem gerekiyor? Teşekkür ederim, Allah razı olsun. Hayırlı geceler.

Soru: Abdullah Fakir tarafından yazıldı. Kategori: Soru - Cevap

*******

Ve aleyküm selam kardeşim;

Evet, sorunuzu cevaplamaya çalışalım. Lakin, öncelikle tekrar hatırlatmış olalım; Hac ve Umre ile alakalı sorularınızı, Hisar Turizmimiz’in rehberlerine-hocalarına sormanız, hatta bunları oralarda sıcağı sıcağına sorup icabını yapmanız daha uygun, daha isabetli olur. Ayrıca şu linke de bakabilirsiniz: http://hisarturizm.com.tr/umre-sikca-sorulan-sorular/

***

Sualinizin izahına gelince…

Görüldüğü üzere sorunuz, hac ve umre ile ilgili yasaklar mevzuuyla alakalı…

Hac veya Umre için ihrama girmiş olanların dinî / şer’î bakımdan yapmaları yasak olan şeylere fıkıh lisanında “Cinayetü'l-Hacc” yani Hac Yasakları deniyor. Hanefî mezhebine göre bu hususta kasıd (bilerek-isteyerek yapma), yanılma, hataya düşme ve unutma birdir, hüküm değişmez. (Şâfiîlere göre ise hata ve unutma cezası bağışlanmıştır.)

Hac ve Umre'ye ait yasaklar (cinayetler) beş kısma ayrılır. Bu kısımlardan biri de, ‘Her birinin yapılmasından dolayı yarım sa' yani bir fidye / fitre mikdarı sadaka verilmesi gereken cinayetlerdir.’

Bunlar, İhramda bulunan bir kimsenin;

- Uzuvlarından (organlarından) birinin az bir kısmına hoş kokulu bir şey sürmesi, (Tedavi için hoş kokulu şey kullanılması, cezayı mucip ise de, zeytinyağı gibi bir yağ kullanılması ceza gerektirmez.)

- Bir günden az dikişli elbise giymesi veya başını örtmesi,

- Başının dörtte birinden azını traş etmesi,

- Yalnız bir tırnağını kesmesi,

- Başkasını traş etmesi, başkasının tırnağını kesmesi, (Yani ihramlı bir kimsenin, ihramsız bir kimseyi tıraş etmesi de sadaka-i fıtır gerektirir. Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre ihramlı kimsenin ihramsız bir kimseyi tıraş etmesinden dolayı ceza gerekmez. Maliki mezhebine göre ihramlının ihramsız kimseyi tıraş etmesi dem gerektirir.)

- Abdestsiz olarak Kudûm tavafı veya Veda tavafı yapması gibi şeylerdir.

Velhâsıl, bu fiilleri işleyen kişinin bir fidye (bir fitre miktarı sadaka) vermesi, ayrıca tevbe ve istiğfar etmesi icap eder. [Bkz. İmam Mergınânî, el-Hidaye Şerhu Bidâyetü'l-Mübtedî, Kahire, 19651, 160; Ayrıca bkz. Şeyh Abdülganî, el-Meydanî el-Lübâb fî Şerhi'l-Kitab, Beyrut, 1400, 1, 203; Molla Husrev, Dürerû'l-Hükkam fî Şerhi Gureri'l-Ahkâm, Fazilet Neşriyat, İstanbul, tab’a esas olan nüsha: 1307, 1, 239]

Cezaların ödenme zamanı ve yeri

Hac ve umrede ihlâl edilen bir fiilin cezasını ödemek için belirli bir zaman yoktur. Bu cezalar, ihlâlin yapılışından sonra ömrün sonuna kadar her zaman ödenebilir. Ancak efdâl olan, cezaların bir an önce yerine getirilmesidir. Cezayı ölümüne kadar yerine getirmeyen veya bunu vasiyet etmeyen kimse günahkâr olur. Ölen kimse vasiyette bulunmamış olsa bile vârislerin bu cezayı ödemeleri geçerli olur, kişi borçtan kurtulmuş olur.

Oruç, sadaka ve bedel ödeme cezalarının belirli bir yeri yoktur, istenilen her yerde eda edilebilirler.

Ceza kurbanları ise (hac ile ilgili diğer kurbanlar gibi) ancak Harem bölgesinde kesilir, kestirebilir.

Sadakaların ve kurban etlerinin, sadece Harem bölgesindeki yoksullara verilmesi şart değildir. Başka yerlerdeki yoksullara da verilebilir.  

Go to top