Kardeşim Kutupla>> ilgili yazdıklarınızı okudum.Ve dehşete kapıldım.Bu inanç batıldır.Allah bize böyle bir şey bildirmemiştir.İslam ilah olarak yalnızca Allah'ı kabul eder.Halbuki kutupla ilgili vermiş olduğunuz bilgiler bize bir insanı değil bir ilahı çağrıştırmaktadır.Buna inanan müşrik olur.Allah'ın Uluhiyet ve Rubibiyette hiç bir ortağı yoktur.Bu cahileye inancının içine biraz İslami kelimeler katılarak sunulmasından başka birşey değildir.Sizleri burdan uyarıyorum.Bu inancı ve anlayışı terk edin.Peygamberlerde bile bulunmayan bu vasıfları birtakım insanlara yamamaktan vazgeçin.La ilahe illallah diyerek kalbinizdeki bütün putları temizleyerek İslam'a girin.Kurtuluşun başka yolu yok.
aspartam
CEVAP
Sayın aspartam;
Öncelikle yazıyı okuduğunuz için teşekkür ederim. Fakat yanılmıyorsam bu güzel ilacın önünden alınması gereken yardımcı ilaçları almadığınız için sizde “dehşetli” bir yan tesir yapmış. Tıpta temel bir metod vardır; bu tip hastalarda önce mide boşoltılıp yıkanır. Tasavvufta da buna, “et-tahliyetü ba’de’t-tahliye” yani, manevi gıdaların alınma mahalli olan kalbi önce mâsivadan ve sair kötü düşünce ve niyetlerden temizleyip boşaltmak önce gelir; zikirle-tefekkürle süslemek, tezyin etmek ondan sonraki iştir.
Bir defa merak buyurmayınız sayın aspartam! Bu inançların butlan ile de şirk ile de cahiliyye gelenekleriyle de hiçbir alakası yoktur, aksine hakikatin ta kendisidir. Kattığımızı zannettiğiniz İslamî kelime ve kavramlar, bu ilim dalının ıstılahlarıdır. Oradan burudan montaj değil. Öteki arkadaşlar gibi siz de bakıyorum “şirk”e takmışsınız kafayı… İyi de, teşhis ve değerlendirmeleriniz çok yanlış. Siz o düşündüklerinizi gidip müşriklerde arayacaksınız; açık ve gizli şirki… Muvahhid mü’imnlerde değil.
Allah (c.c.) sana ve bana zaten bir şey bildirmemiştir; onda ne şüphe! Biz sadece kendilerine bildirilenlerden öğrendiklerimize elçilik ediyoruz. Bilirsin ki “Elçiye zevâl olmaz!” Bu yazıda, düzenleme-kaleme alma, kısacası tertip ve tanzimden başka inan bana ait bir şey yoktur. Kaynaklar da zaten ortada. Ayrıca -mecbur kaldığım için- sana şu basit gerçeği hatırlatmama sanırım alınmazsın: Kur’an’da hangi ibadetin teferruatı vardır? Onları kimden ya da kimlerden öğrendik/öğreniyoruz? Kısaca bir düşün bakalım. Sana 5 dk. müsaade.
Anladığım kadarıyla İslâm’ın gerek aslî ve gerekse fer’î deilleriyle ilgili ya bilgi, ya da inanç problemin var. Fakat merak etme! O konuda da site içinde tatmikâr sayılabilecek çapta yazılar var, okur öğrenirsin… Tabii kabul edip etmemek gene senin özgür iradene kalmış bir şey.
Ayrıca tasavvufla ilgili bu "tavan" meseleleri en azından bilgi olarak (bakın inanç bile demiyorum) kavrayabilmek için “taban”ınız olması lazım. Onun için mucevvid kardeşimiz “Tasavvuf ve mutasavvıflara dair” başlıklı yazısında bu işin yolunu-yöntemini anlatmış. İyi niyetle ve öğrenmek kastıyla okursan umarım yararlanırsın.
Oradan bizleri uyarmana da teşekkür ederim; cevabınızı okuduktan sonra inanın uyarıldığımı hissettim. Sizi belki üzmüş olacağım ama, “Bu anlayışı terk edin” emrinize maalesef “ale’re’si ve’l-ayn” diyemiyeceğim. Herhalde kusurumuza bakmazsın. Eh bu kadarcık kusur da hani kadı kızında da bulunurmuş. Biz de de oluversin.
Kelime-i tevhid ile alakalı zikir, bizim sadece dilimizde değil, hamdolsun bütün letâifimizdedir. Onun için merak buyurmayınız sayın aspartam!
Son cümlenizi müsaadenizle sizden borç almak istiyorum: Evet, “Kurtuluşun başka yolu yok.” Kurtuluş Yolu’nun adı; Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat itikadı-ameli ve tasvvufudur. Bunun dışındaki bütün yollar insanı çıkmaza götürür.
Allah’ın selâmı hidayete tabi olanların üzerine olsun.