S.a. Hocam. Dinimize gore bebeklerin kaç aya kadar emzirilmesi caizdir? Erkek çocuklar 30 aya kadar kız çocuklarının da 24 aya kadar emzirilmesi gerektiğini söylüyor arkadaşlar.  Bu meselenin aslı nedir? Bilgilendirir misiniz? Teşekkürler...

Soru: Zehra tarafından yazıldı. Kategori: Soru - Cevap

*******

Ve aleyküm selam.

Çocuğun kaç yıl süt emme hakkı olduğu, hangi şartlarda sütten kesilebileceği Kur’ân-ı Kerim'de açıkça beyan edilmiştir. Bu mevzudaki âyet-i celilelerin meâlleri şöyle:

Anneler, çocuklarını iki tam yıl boyunca emzirirler; bu hüküm, emzirmeyi tamamlamak isteyenler içindir. Annelerin yiyeceği ve giyeceği, babanın gücüne göre ve örf ve âdete uygun şekilde baba üzerine bir borçtur. Kimse gücünden fazlasıyla mükellef tutulmaz. Ne bir anne, çocuğu sebebiyle; ne de bir baba, çocuğu sebebiyle üzerine düşenden fazlasıyla mükellef tutulup da zarara sokulmasın. Babanın ölümü ile ona vâris olan kimse de, babanın bu husustaki vazifesiyle mükelleftir. Eğer anne ile baba aralarında istişare ederek karşılıklı rızâ ile çocuğu iki seneden önce sütten kesmek isterlerse, onlara bir günah yoktur. Eğer çocuğunuzu süt anneye emzirtmek isterseniz, emzirme ücretini örfe uygun şekilde verdiğiniz takdirde, üzerinize bir günah yoktur. Allah’tan korkun ve bilin ki, Allah bütün yaptıklarınızı hakkıyla görür.” (*) [Bakara suresi, 233]

Biz insana, anne ve babasına iyilik etmesini emrettik. Annesi onu zaaftan zaafa düşerek taşıdı. Sütten kesilmesi de iki yıl sürdü. Bana, annene ve babana şükret; dönüşün ancak banadır, dedik.” [Lokman suresi, 14]

Bu iki âyet-i celileyi, delil olarak içtihadlarına esas alan İmam-ı Âzam (rh.) hariç Hanefî Mezhebi; Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezhebi âlimleri, çocuğun süt emme hakkının iki yıl olduğu görüşünde ittifak halindedirler. Müftâ bih olan görüş de budur. İmam-ı Âzam hazerteliri ise içtihadına şu âyet-i kerimeyi delil olarak zikreder:

İnsana biz, anne ve babasına iyilik etmeyi emrettik. Annesi onu zahmetle taşıdı, zahmetle doğurdu. Onun anne karnında taşınması ve sütten kesilmesi otuz aydır. Nihâyet olgunluğa erişip kırk yaşına vardığında, ‘Yâ Rabbi!’ diye duâ etti. ‘Bana, anneme ve babama bağışladığın nimetlerin şükrünü edâ etmeye ve râzı olacağın güzel işler yapmaya beni muvaffak et. Neslimden gelenleri de sâlih kimseler kıl. Ben sana yönelerek günahlarımdan tevbe ettim ve ben sana teslim olanlardanım.” [Ahkaf suresi, 15]

Âyetlerde kız-erkek ayırımı olmadığı gibi, kız çocuklarını altı aydan sonra emzirmeme hususunda da bir kayıt bulunmuyor. Hatta bu süre otuz aya kadar çıkabilmektedir. Bu çocuğun hakkıdır, ancak anne-baba iki yıl dolmadan çocuğun süte ihtiyacının olmadığına, normal gıdalarla beslendiği için sütten kesilmesi kanaatine varırlarsa, bundan dolayı kendilerine bir günah olmadığı âyette açıkça ifade edilmektedir.

Uygulamada ise, genellikle kız olsun, erkek olsun iki yıl süreyle emzirilmemekte... Çünkü bebek ek gıdalarla beslendiğinde, anne sütüne ihtiyacı kalmamaktadır. Bazı ailelerde ise çocuk üç yaşına kadar da emebilmektedir. Bu meselede İmam-ı Şâfiî (rh.), Kur’ân-ı Kerim’de sınırı belirtildiği gibi, iki yıldan fazla bebeğin emzirilmemesi gerektiğini belirtirken, çocuk kendi kendine yemeğini yiyinceye kadar emebileceği görüşünü ifade eden âlimler de bulunmaktadır. [İbn Arabî, Ahkâmü’l-Kur’ân, 1, 202]

Netice

Emzirmede müftâ bih olan hüküm, İmammeyn’in ve eimme-i selâsenin (rahımehumullah) görüşlerine göredir, iki yıldır. Bununla beraber, icap eden hallerde de mümkünse, gerek kız gerekse erkek çocuğun emzirilmesi, İmam-ı Âzam hazretlerinin içtihadı olan otuz ayı geçmemelidir. Ancak çocuğun beslenme problemi varsa, bu sürenin uzatılmasında da bir mahzur olmaz. Çünkü haram olduğunu bildiren bir hüküm yoktur. Dolayısiyle emzirme süresi iki buçuk seneyi (otuz ayı) geçtiği takdirde, gerekiyorsa ve çocuğun vücudunda sıhhatine zarar vermeyecek ise devam edilebilir. Fakat unutulmamalıdır ki, çocuğa sütün faydalı olduğu dönem, şerîatın belirttiği iki-iki buçuk senedir.

Ayrıca şu linkteki yazının 5. Maddesine de bkz. http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/1630-sut-emen-cocuk.html

Dipnot:

(*) Bu ayet-i kerimeyi, Hak Dini Kur’an Dili sahibi Elmalı’lı M. Hamdi Efendi merhum şöyle tefsir etmişlerdir:

“Nikâh altında olsun, boşanmış olsun bütün anneler çocuklarını tam iki sene emzirirler, emzirmeleri gerekir, ilâhî hükme göre annelerin durumu budur. Bu hüküm, emzirmeyi tamamlamak isteyen içindir. Şu halde tam iki sene emzirme süresi, en çoğu olup, âyette açıklanacağı üzere bu sürenin azaltılması caizdir. "Mevlûdün leh" yani çocuk kendisi için doğmuş ve onun doğmasına sebeb ve nesebine sahip bulunmuş olan baba üzerine de, o annelerin ücretleri başta olmak üzere yiyecekleri ve giyecekleri onlara vaciptir. Fakat kayıtsız ve şartsız değil, mar'uf kadar, yani babanın imkanına göre, iki tarafın durumuna uygun olarak bir hakimin uygun görebileceği ölçüde vaciptir. Çünkü hiçbir kimse, gücünün yettiğinden başkasıyla yükümlü olmaz, "teklîf-i mâlâ yutak", insanı gücünün yetmediği şeylerle yükümlü kılmak mümkün olsa da yapılmaz.

“Ne çocuğu yüzünden anneye, ne de çocuğu yüzünden babaya zarar verilmeye kalkışılmaz. Zarar vermeye kalkışılmasın, hiçbirine zarar verilmesin. "Lâ zarara ve zırâra: Zarara, zararla karşılık vermek yoktur." [İbn Mâce, Sünen, Ahkâm, 17; Hâkem, el-Müstedrek, 2, 58; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1, 313Ayrıca bkz. Mecelle md. 18]

“Baba yaşıyorsa rızık ve elbise böyle, ölmesi durumunda, varis üzerine de onun gibidir. Bu varis ya babanın varisi veya çocuğun varisidir. Önce ölen babasına varis olan çocuğa, yeterli mal kalmış ise, o rızık ve nafaka ona; kalmadığı takdirde de o çocuğa o sırada varis olabilecek durumda bulunan "zî-rahim-i mahrem" yakınına (kendisine nikâhı haram olacak derecede yakın olan akrabasına) veya asabesine (baba tarafından yakınlarına) vâcip olur.

“Şimdi ana ile baba iki seneden önce memeden kesmek isterlerse ikisinin biri düşünüp, görüş alışverişinde bulunup hoşnut olmaları şartıyla, ikisine de bunda bir günah yoktur. Ana ile baba birlikte görüş alışverişinde bulunurlarken her halde yavrularının yararını gözetirler. Böyle ikisinin görüş ve düşünceleri birleşip de hoşnut oldular mı, artık hata ihtimali pek az olur. Olsa bile, iyi niyetle işin ehlinden ve yerinde meydana gelen içtihattaki hata bağışlanmıştır. Fakat taraflar birbirleriyle görüş alışverişinde bulunmazlar veya birinin rızası olmadan yapılmış olursa, günah olur. İşte yukarda "emzirmeyi tamam yapmak isteyen kimse", bu görüş alışverişinde emzirmeyi kesmeye razı olmayandır.

“Ey babalar! Bir de siz çocuğunuzu süt ana tutup emzirtmek isterseniz, vermek istediğiniz ücreti veya İbnü Kesir kırâetinde medsiz (uzatmadan) okunduğuna göre İhsanı (ikramı) örfe uygun ve şer'an güzel görülen bir tarzda güzelce teslim ettiğiniz takdirde, size bir günah yoktur. Demek ki baba, çocuğuna süt ana tutup gerçek anneyi emzirmekten alıkoyabilecektir. Fakat süt anayı memnun etmelidir ki çocuğa iyi baksın. Dikkat ediniz ve Allah'tan korkunuz ve biliniz ki her ne yaparsanız Allah onu mutlaka bilir. Dolayısıyla size ona göre ceza veya mükâfat verir...” [Bkz. A.g.m. ve e. Zikri geçen ayet tefsiri]

Go to top