Hocam selamün aleyküm. Bir sorum olacaktı, halk arasında denildiği gibi gerçekten eşek şeytanı görünce mi anırır, horoz melek görünce mi öter? Allahın sevdiği sesler nelerdir? Bu konuda peygamberimizin bir sözü var mı?
Soru: Celaleddin tarafından yazıldı. Kategori: Soru - Cevap
*******
Ve aleyküm selam kardeşim;
Evet, bu hususta Âlemlere Rahmet Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin hadis-i şerifleri var.
Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor: "Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki:
"Horozların öttüğünü işittiğiniz vakit, Allah'tan lutuf ve ikrâmını talep edin. Zira onlar bir melek görmüştür. Merkebin anırmasını işittiğiniz zaman, şeytandan Allah'a sığının. Çünkü o da bir şeytan görmüştür." [Buharî, Sahih, Bed'ü'l-halk, 15; Müslim, Sahih, Zikr, 82, Hadis no: 2729; Ebu Davud, Sünen, Edeb, 115, H. no: 5102; Tirmizî, Sünen, Deavât, 58, H. no: 3455]
Câbir (r.a.) anlatıyor: "Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdular:
"Geceleyin köpeklerin havlamasını ve merkeplerin anırmasını işittiğiniz zaman, şeytandan Allah'a sığının. Çünkü onlar, sizlerin görmediklerinizi görürler." [Ebu Davud, Sünen, Edeb, 105-106, H. no: 5103]
Hadis-i şerifler, horozların, köpeklerin ve eşeklerin sezgi güçlerinin, biz insanların sezgi ve güçlerinden daha fazla olduğunu… Üzerimize inmekte olan iyilikleri veya felâket ve musibetleri bizden daha önce sezip sesler çıkarmak suretiyle iyi ya da kötü reaksiyon gösterdiklerini… ve bunların acı-acı sesler çıkarmağa başladıkları zaman, üzerimize bir belânın ya da musibetin inmekte bulunduğunu düşünerek Allah'a sığınmamız gerektiğini ihtar etmektedir. Bu bakımdan hadis-i şerifteki ihtara kulak verip ona göre hareket etmek müstehaptır.
Horoz diğer hayvanlardan farklı bir hususiyet taşır: Bilhassa geceleri ötüşünü belli periyodlarla yapar ve bunu hiç değiştirmez. Her gün fecirden önce ve fecirden sonra muntazam ötüşleri vardır. Gecelerin uzayıp kısalması onun fecir öncesi ve fecir sonrası periyodik ötüşlerini aksatmaz. Şâfiîler, sabah vaktinin tayininde horozların ötüşünü esas almayı hükme bağlamışlardır. Nitekim bir başka rivayette: "Horoza sövmeyin. Çünkü o, namaza çağırır." buyrulmuştur. [Ebû Dâvûd, Sünen, Edeb, 115; Ayrıca bkz. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, IV, 115; V, 193]
Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.), her şey gibi horozların bu muntazam ötüşlerinin de tesadüfî olmadığını, İlahî irade ile melek tarafından uyarıldıklarına dikkatimizi çekmektedir. Onlar mademki bu işe müekkel bir meleği görerek ötmektedirler. Öyleyse o sırada yapılacak duaya, meleğin "âmin”i kazanılabilir. Böylece yapılan duanın kabul görme ihtimâli artar. Ayrıca bu duayı yapan meleklerin, kendisi için istiğfarını ve ihlâsına şehadetlerini de kazanmış olur. Bu te’vili-açıklamayı yapan İyaz (rh.) hazretleri devamla der ki: "Bu hadisten hareketle, sâlihlerin huzurunda, teberrüken duâda bulunmak müstehap addedilmiştir."
Halimî hazretleri, yukarıda kaydettiğimiz horoza sövmeyi yasaklayan hadisten, "Her ne ki, kendisinden bir istifade, bir hayır elde edilir, ona sövmek veya hakaret etmek caiz değildir, bilakis hürmet ve tekrim / saygı gerekir." hükmünü çıkarmıştır. Şârih Davudî (rh.), "Horozdan beş şey öğrenilir" der ve sayar:
"Güzel ses, seherde uyanma, kıskançlık, sehavet / cömertlik ve kesretü'l-cimâ’."
Köpek havlaması ve merkeb anırmasına gelince; bu da mü’mini, şeytanın şerrinden Allah'a sığınmaya sevketmelidir. Bazı âlimler bu hadisten hareketle, günahların yanına Allahu Teâla'nın gadabının indiğine, dolayısıyla öyleleri görülünce istiâze etmenin (Cenab-ı Hakk’a sığınmanın) müstehap olduğuna hükmetmiştir.
Şu hâlde günlük hayatını kulluk edebi içerisinde geçirmekle mükellef olan insan, şâhid olduğu farklı tezahürlerin her birini Hz. Allah'ı hatırlamaya vesile kılıp zikir edecektir… Horoz sesiyle Allah'tan lütfunu isteyecek, merkeb ve köpek sesiyle şeytandan istiâzede bulunacaktır. Diğer bazı hadislerde de yıldız kayması, rüzgâr esmesi ve benzeri hadiseler de başka zikirlere vesile ve fırsatlar kılınmıştır. [Bkz. Canan, İbrahim, Kütüb-i Sitte Muhtasarı, 16, 421-22]
Ve yine Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır:
''Üç ses vardır ki Allahu Teâla onları sever: Horoz sesi, Kur'an okuyan kişinin sesi, seher vakitlerinde istiğfar edenlerin sesi.” [Deylemi, Müsnedü'l Firdevs, Hadis no: 2361; Ali el-Muttaki, Kenzü’-l-Ummâl, H. no: 35285]
İstidrâden belirtelim; seslerin en çirkini de, eşek sesidir. Nitekim bu husus Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz tarafından şöyle beyan buyrulmuştur:
“Gidişinde / yürüyüşünde mûtedil (hızlı-telaşlı değil, orta halli, vakarlı) ol, (konuşurken de) sesini pesden al (alçalt), çünkü seslerin en beti (çirkini) elbette eşeklerin sesidir.” [Lokman suresi, 19]
Bu sebeple Kur’an-ı Kerim okurken de yüksek perdeden, bağırarak-çağırarak, âdeta haykırarak okumak makbul değildir, manevi huzur ve ruhâniyeti kaçırır, demişlerdir Allah dostları. Keza zikrin de makbulü cehrî olan değil, hafî-gizli olandır.
***
İmam Gazâlî (k.s.) hazretleri Eyyühe’l-Veled isimli eserlerinde, bu hadis-i şerifin ışığında şu açıklamalarda bulunurlar:
“Ey oğul, gece teheccüd namazını ihmâl etme. Seherlerde istiğfârı aslâ terketme. Rasûlullâh Efendimiz (s.a.v.): “Üç ses vardır ki Allâhü Teâlâ onları sever: Horoz sesi, Kur’ân-ı Kerîm okuyanın sesi ve seher vakitlerinde istiğfâr edenin sesi” buyurmuşlardır.
“Horoz, melekleri görünce öter. Bu sırada yapılan duâ makbuldür. Kur’ân-ı Kerîm okumak ise Cenâb-ı Hak’la konuşmak demektir. Fazileti âşikârdır. Seher vakitleri ise kalbin dünya meşguliyetlerinden en boş (en temiz) bulunduğu, şeytan vesveselerinin az olduğu vakittir.
“Allâhu Teâlâ gecenin son üçte birinde buyurur ki:
‘Bana duâ eden yok mu istediğini vereyim, istiğfâr eden yok mu onu bağışlayayım, tevbe eden yok mu tevbesini kabûl edeyim.’
Rasûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
‘Gecenin ortasında kılınan iki rek’at (namaz) günahlara keffârettir.’
“Tâbiîn’den Süfyân-ı Sevrî (rh.) şöyle der: “Allâhu Teâlâ seher vakitlerinde esen bir rüzgâr yarattı. Bu rüzgâr o vakitte yapılan zikirleri ve istiğfârları Hak Teâlâ’ya götürür. Gecenin evvelinde Arş-ı A‘lâ’nın meleklerinden biri seslenir:
“Âbidler kalksın. Âbidler kalkıp Allâhu Teâlâ’nın dilediği kadar namaz kılarlar. Sonra gecenin ortasında bir daha seslenir:
“Qânitîn (Rabb’inin tâatinden aslâ ayrılmayanlar) kalksınlar. Onlar da kalkar ve seher vaktine kadar namaz kılarlar. Seher vakti olunca melek yine seslenir:
“İstiğfâr edenler kalksınlar. Onlar da kalkıp istiğfâr ederler. Fecir doğduğunda yine seslenir:
“Gâfiller kalksın! Onlar da kabirlerinden dirilen ölüler gibi yataklarından kalkarlar.
“Seher vakti gecenin en faziletli zamanıdır.
“Hadîs-i şerîfte, “Geceleyin bir koyun sağacak müddet de olsa namaz kıl” buyurulmuştur. Yani hiç değilse iki yahut dört rek’ât kıl demektir.
“Lokman aleyhisselâm oğluna dedi ki: Ey oğul, horoz senden akıllı olmasın, o seherlerde öterek Allâh’ı zikrederken sen sakın uyuma…”
Şu şiiri söyleyen kimse ne kadar da güzel söylemiş:
Bir güvercin inledi gecenin karanlığında,
Orada bir dal üstünde; hâlbuki ben uyuyordum.
Yalan söylemişim! Kâbe’ye yemin olsun ki, eğer ben gerçek bir âşık olsaydım,
Geçemezdi güvercinler beni ağlamakta.
Ben kendimi gönülden Allah'a bağlanan biri sanıyordum,
Rabbime yemin olsun ki, hayvanlar ağlarken ben ağlamıyordum. [Bkz. Eyyühe’l-Veled, Gazâli, Hâdimî Şerhi]
***
Hâsıl-i kelâm netice-i merâm
Geceler, bâhusus seher vakitleri çok özel ve pek güzel bir zaman dilimidir.
Elin-eteğin çekildiği, ortalığın sesten-sadadan, gürültü ve patırtıdan arındığı, sükûnetin hâkim olduğu, güneşin dünyanın arkasına düştüğü zamanlar...
Çoğu insan ve ekseri mahlûkat uykuda…
Ve radyoaktif enerjinin en aza indiği anlar…
Kısa dalganın çok rahat hüküm bulduğu bölümler…
Yani özel, sana ait, beynini istediğin gibi kullanabileceğin, dilediğin oranda pozitif yükleme yapabileceğin; kalbine-rûhuna-letâifine nûr-i ilahiden, feyz-i Muhammedî’den istidadınca ahzedebileceğin (kabiliyetin nikbetinde alıp çekebileceğin) saatler… Tasavvufî tabirle, ‘ahz u feyz’ zamanı…
Öyle olduğu içindir ki, bu vakitler hakkında İlâhî ve Nebevî tembihat var, Allah dostları, ulema ve suleha da ikaz ediyor! Uyanık bulunun bu saatlerde ihtarını yapıyorlar. O halde gâfillerden olmamaya çaba göstermek gerek. Fazla uykunun da zaten kimseye bir yararı yok.