Selamun Aleyküm Hocam, Bir müslümanın ( Müslüman fakat Namaz kılmıyor inkar ettiği için değil tembellik ettiği için, yani tam olarak islamiyeti yaşamıyor ) böyle bir insanın hak yoluna girmesine vesile olmak, huşu içerisin de 5 vakit namazlarını kılması, hatta namazlarını kaçırsa üzülecek duruma gelmesine, umreye dahi nasip olup gitmesine vesile olmayı nasıl değerlendirmeliyiz? Bir hadis-i şerifte okumuştum "Bir insanın hidayetine vesile olmak, dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır" diye bu nu açıklamanız mümkün mü? şimdiden Allah razı olsun 

Soru: sencer tarafından yazıldı. Kategori: Soru - Cevap

*******

Ve aleyküm selam sencer;

Sorunuzun cevabı da içinde zaten... Nesini soruyorsunuz ki bunun! O hizmetin ne olduğunu, nasıl değerlendirileceğini, mukabilinde mü’minin nasıl bir ecre-sevaba-mükâfata nail olacağını vecîz bir üslupla anlatıyor işte Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.). Öyle bir beyan ki bu, sanki açık havada kuşluk vaktindeki güneşin ziyası / ışığı gibi net ve parlak, edebî bakımdan da son derece fasih ve beliğ bir ifade! Âdeta anlaşılmaması imkânsız bir üslûp.

Yetmedi mi bu izah?!

Bunun üzerine kim ne söyleyebilir, açıklama adına nasıl bir ilavede bulunabilir ki?

Kusura bakmayın ama, sizinkisi âdeta lüzumsuz Mehmet Efendinin Sultan’a, “Padişahım sizin geçen gün ölen at sağ mı?” tarzındaki suali gibi olmuş!

Lütfen biraz daha dikkatli-rikkatli ve de idrâkli olalım! Gereksiz sorulardan ve sitede sorgulama yapmadan soru göndermekten kaçınalım. Sağlığımız da, vakitlerimiz de çok çok değerli ve önemli hepimiz için. O halde israf etmeyelim.

Maamafih bu mevzuda kısaca mealini kaydettiğiniz hadis-i şerif ve buna bağlı olarak bir hadis-i kudsi ile iki hadis hakkında daha detaylı bilgi için lütfen aşağıdaki linke bkz.

http://halisece.com/sorulara-cevaplar/3093-tekrar-gelecegim-iki-hadis-i-serif-yazdiracagim.html

Linkteki yazıda görüleceği üzere bu hadislerde, insanlara Allah için yapılacak tebliğ, tâlim-terbiye ve telkinin ecri… Hidayete vesile olmak için edilecek cihad, emr-i mâruf ve nehy-i münkerin sevabı… Keza hidayette, sırat-ı müstakimde sabr u sebatları, ibadete-tâate, zikr u fikre teşvikleri için… ve manevi derecelerin terfii yönünde yapılacak hizmet ve gayretlerin Allahu Teâla nezdindeki değeri-kıymeti, derece ve mertebesi anlatılıyor. Hem de enfes bir tarzda ve son derece açık edebî teşbihlerle…

Birinde Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyruyor ki; “Hz. Allah'ın, tek bir kişiyi senin ellerinle (zâhir ve bâtının üzere / maddî-mânevî gayret ve çalışman neticesinde / senin vesîlenle) hidâyete erdirmesi, senin için, güneşin, üzerine doğup battığı her şeyden (maddî her servetten) daha hayırlıdır”. Ne muazzam bir lutuf ve ihsan değil mi?

Öbüründe de Rabbimiz (c.c.), Ey Dâvud! (Benden) kaçan (imandan uzaklaşan) bir kulu(mu, tekrar hidayete davet edip) getirmen; bana, bütün insanların ve cinlerin ibadetinden daha sevimli gelir” buyuruyor. Ne büyük mükâfat!..

Günümüz anlayış ve üslûbiyle toparlayacak olursak, memuriyetlerimiz istikametinde, mevcut Kur’an hizmetlerine sımsıkı sarılmalı... Ümmet-i Muhammed ve evladına Allah için O’nun yolunda hizmetten geri kalmamalı... Cemaatten bir karış değil, bir milim dahi ayrılmamalı... Yük ve külfet olan değil, daima yük taşıyan olmaya gayret etmeliyiz.

Evet, hadisler bu kadar sarih / açık-seçik. Binaenaleyh bunlara daha nasıl bir izah getirilebilir ki! Olsa olsa Allah ve Rasûlünün bu mübarek sözleri üzerinde biraz taakkul, bir nebze tefehhüm, azıcık tezekkür, birazcık da tefekkür lazım diyebiliriz. Lütfen düşünce alanındaki ataleti, fikir tembelliğini üzerimizden atalım; anlayış ve kavrayış genişliğine sahip olmak için, bu sahada ufkumuzu geniş tutmaya gayret edelim. Zira bu hasletler, parayla-pulla satın alınabilen meta’ cinsinden değil malumunuz. 

Go to top