Allahü teala, say-u gayretlerinize bereket buyursun.
İslam hukuku, inancı gereği anasıyla evlenen zimmî mecusiye karışmaz mı? Müdahale etmez mi?
Soru: Timûrtâşî Işık tarafından yazıldı. Kategori: Soru – Cevap
*******
Selamün aleyküm. Bilmukabele bizden de hayır-dualar…
Değerli kardeşim;
Öncelikle bir serzenişte bulunayım: Dünya üzerinde İslâm hukukiyle idare edilen bir ülke mi var ki böyle bir uygulamayı mevzu edelim… Hele öyle bir düzen kurulsun da, sıra İslâm ahkâmının tatbikine gelsin. Öyle değil mi?
…dedikten sonra, bu sorunuzun bendenizi gençlik yıllarıma götürdüğünü de söylemem lazım.
1970’li yıllarda Cağaloğlu’nda bulunurken, günlük gazetemiz olan Sabah’ın genel yayın yönetmeni, Trabzon doğumlu merhum İsmail Oğuz Bey’in bir sözünü hatırladım. Mealen şöyle demişti:
‘Çocuklar, İslâm-İslâm diye çırpınıyor, onun hükümlerinin uygulanmadığından yakınıyoruz. Peki, bugün İslâm devleti kurulsa ve bize de dense ki, gelin İslâm hukukuna göre idare edin bu ülkeyi… Müslümanlar olarak bunu yapabilecek formasyonda mıyız? Mesela mahkemelerde İslâm hukukunu tatbik edebilecek kadrolara sahip miyiz?..’
Bu can alıcı tesbit ve yakıcı soru karşısında bizler, başlarımızı iki ellerimizin arasına almış ve kara kara düşünmüş idik.
Evet, sizin bu sorunuzun da bende âcizane tedai ettirdiği tablo bu oldu gerçekten...
Ama olsun; madem geçmişimizi öğrenmek, ahkâm-ı İslâmiye hakkında küçük de olsa bir bilgi edinmek maksadıyla sormuşsunuz, o halde elimizden geldiğince cevaplamaya çalışalım.
***
İslâm hukukunda zimmîlerle alakalı hükümler
İslâm hukuknda zimmîlerle ilgili bazı önemli hükümler vardır. Bunlardan biri de;
Zimmîlerin İslâmî nehiylere / yasaklara saygı göstermeleridir.
Binaenaleyh zimmet ehli, İslâm'ın men’ettiği ve kendi inançlarına göre de menedilmiş bulunan şeyleri İslâm ülkesinde işlememekle yükümlüdür. Mesela zina ve eşcinsellik gibi…
Yine zimmîler, Müslümanlarla karışık bulundukları / yaşadıkları yerlerde, İslâm'ın şeârine aykırı olan şeyleri açığa vurmamakla da yükümlüdürler. [Şeâire tâzim hakkında detaylı bilgi için bkz. http://www.halisece.com/islami-makaleler/160-islamda-tazimus-seair-mukaddesata-hurmet.html] Bu şey kendi aralarında caiz olsa bile hüküm değişmez. Mesela sizin sorunuzda dile getirdiğiniz, mahrem hısımla (anneyle) evlenmek gibi...
Bilindiği üzere “mahrem hısım” kavramının ilk maddesi, anne, annenin annesi, babanın annesi ve yukarıya doğru bunların anneleridir. Her ne kadar bâtıl inançlarınca bunlarla evlilik kendileri için geçerli olup kabul görse de, yaşadıkları İslâm ülkesinde bunu aleniyete vuramazlar. Aksi takdirde tâzir cezası uygulanır.
***
Tâzir cezası nedir?
“Tâzir” kelime olarak yasaklamak, men’etmek, eğitmek… ve şiddetle dövmek gibi manalara gelir. "Ayn-zel-ra" maddelerinden (özr) müteşekkil, "tef'îl" babında bir masdardır.
İslâm hukukunda tâzir, Kitap ve Sünnet’le hadd cezası konulmamış olan suçlar veya bazı mâsıyetler / günahlar için İslâm devletinin serbestçe belirleyip uyguladığı cezaları ifade eder. Bu suçlar ya hukukullah (Allah hakkı) ile ilgili olur yahut da hukuk-ı ibâd (kul hakları) mahiyetinde olabilir.
Hadd cezaları dışında hangi söz, fiil veya davranışların ne miktar cezayı gerektireceğini İslâm devleti (reisi veya onun adına şer’î mahkemeler) belirler. Ancak bu belirlemede de bir takım esaslara uyulur. [İbn Nüceym el-Mısrî, el-Bahru'r-Râiq, Mısır 1334, VIII, 240]
Tâzîr cezalarını da haddlerde olduğu gibi İslâm devlet başkanı veya yetki verdiği kimseler (kaadîler) uygular. Bu cezalar hapis, sürgün, siyaseten öldürme, bazı malî cezalar, kürek cezası, dövme, azarlama şekillerinde olabilir.
***
Sadedinde olduğumuz meseleye gelince…
Fukahaya (İslâm hukuk âlimlerine) göre mesela bir zimmî, alenen içki içmiş, fakat sarhoş olmamışsa, içtiği şey dinince helal kabul edilse dahi, kendisine tâzir cezası verileceğinde ihtilaf yoktur.
Ancak şu var ki, İslâm hukuku esasları arasında, alenen içki içen zimmîye hadd-i şirb uygulanmasına engel bir hüküm de mevcut değildir. Dolayısıyla zimmîlerden dinleri içkiyi yasaklayanlara kendi dinleri veya İslâm hukuku uygulanmış; dinleri izin verenlere İmam-ı Azam (rh.) hazretlerinin görüşünden hareketle, sarhoş oldukları ve bunu aleniyete intikal ettirdiklerinde hadd cezası uygulanması kabul edilmiştir. [Abdülkadir Udeh, Mukayeseli İslam Hukuku ve Beşeri Hukuk, Rehber Yayınları, Ankara, 1990, C. IV, s. 166; Ali Şafak, Mezheblerarası Mukayeseli İslam Ceza Hukuku, Atatürk Üniversitesi Yayınları, Erzurum, 1977, s. 156]
Ecdadımız Osmanlı Devleti’nde zimmîlerin gizli olarak içki içmeleri serbest olmasına rağmen, bunu alenî şekilde gerçekleştirmeleri, sarhoş halde dolaşmaları yasaklanmış; aksi takdirde kürek cezası verilmiştir. [Mustafa Avcı, Osmanlı Hukukunda Suçlar ve Cezalar, Gökkubbe Yayınları, İstanbul, 2004,, s. 268]
Binaenaleyh Mecusilerin de kendi inançlarınca anneleriyle evliliklerine bir engel olmasa da, bunu yaşadıkları İslâm toplumu içinde aleneniyete dökemezler. Eğer aşikâre yapacak olurlarsa, İslâm devleti müdahale eder; vaziyete göre gerekli ikaz ve cezaları uygular.