Hocam, yemeklerden sonra okuduğumuz taam duasının kaynağı nedir, Kur’anda hadislerde geçiyor mu? Yoksa alimlerin bir düzenlemesi mi?
Soru: Asuman tarafından yazıldı. Kategori: Soru – Cevap
*******
Selamün aleyküm.
Öncelikle bazı hususları hatırlamamız lazım; bir defa Kur’an-ı Kerim’de geçmeyen / olmayan bir şey yoktur. Ama sarahaten, ama işareten, ama delâleten, ama iktizâen… Mutlaka vardır. Nitekim Mevlâmız buyuruyor ki: “…Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.” [En’âm suresi, 59] O kitap da şüphesiz Kur’an’dır.
Sünnet’e gelince… Sünnet de bilindiği üzere, Rasûl-i Zîşân Efendimizin (s.a.v.) sözleri, fiilleri ve takrirleri (tasvipleri)dir. O'nun hayatından ibarettir. Bunlar da esasen Kur’an-ı Hakîm’i tefsir etmektedirler.
Peki, bu iki aslî kaynakta sarih olmayan / açıkça zikredilmeyen hükümleri bize kim ortaya çıkartıp açıklıyor?
Elbetteki müçtehit âlimlerimiz… Bkz. http://www.halisece.com/islami-makaleler/312-islam-hukukunun-asli-ve-feri-kaynaklari.html
Şeriatın zâhiriyle ilgili hususları zâhir âlimler / mezhep imamlarımız ve sair müçtehitler… Bâtıniyle alakalı meseleleri de bâtın âlimleri, yani Rasûlullah Efendimize (s.a.v.) verâset-i tâmme ile (tam ve noksansız olarak, maddî ve manevi bakımdan O’na kâmil mânâda) vâris olan hakikat âlimleri… Meselenin açıklaması için lütfen bkz. http://www.halisece.com/tasavvuf/21-rabita1/123-zahiri-ve-batini-ilimler.html
O halde mezhepsizlerin, sözde meal ve hadis müçtehitlerinin düştüğü vartaya düşmemeye özen göstermeliyiz. Hani onlar, dinî hemen her mesele için, “Bu Kur’an’da var mı, sahih hadislerde geçiyor mu?” diye soruyorlar ya… Kendi kuş beyinleriyle anlayamadıkları, çeyrek akıllarıyla kavrayamadıkları hiç şeyi kabul etmiyorlar ya. Onlara göre illâ da her şey Kur’an ve Sünnet’te sarahaten / açıkça olması gerekiyor. Yoksa görmediğini kabul etmiyor. Akılları, fikirleri, anlayışları tamamen gözlerinde…
Bu duruma düşmekten Rabbim (c.c.) cümlemizi ve topyekün mü’minleri muhafaza buyursun.
Bir defa Asr-ı Saadet’ten bu yana uygulanagelmiş, usûl-i fıkıh tabiriyle mürekkep icma’ halini almış meselerde münakaşa ve münazaa etmenin ne denli bir gaflet ve de dalâlet olduğunun mutlaka bilinip idrâk edilmesi icap ediyor.
Gerek itikadî meselelerde, gerek ameli hususlarda, gerekse taam / yemek dası gibi âdap ve ahlâk ile alakalı mevzularda konuşurken çok dikkatli olmamız lazım. Yoksa yüce dinimize âdeta dışardan bakanlar, mesela müsteşrikler gibi oluruz, Allah korusun.
Sorunuzun detaylı cevabı için lütfen aşağıdaki linke bkz.
http://halisece.com/sorulara-cevaplar/1379-yemek-duasi-ve-namaz-sonrasi-tesbihat.html