Rabbim yaptığınız hizmetleri bereketli kılsın ... Sizi , bizi ve tüm kardeşlerimizi varis-i resulün yolundan ayırmasın inşaallah . Amin ... Hocam size iki mesele danışmak için rahatsız ettim birincisi Yemek Duası olarak bildiğimiz ve kurslarımızda okunan duanın kaynağı hususunda , sünnet midir yahut evliyaullah'ın tarif ve tavsiyesi midir ? İkinci olarak da Namazlarımızın sonunda okunmasında faide olan tesbihat konusunda tavsiyelerinizi sormak ve de namazdaki noksanlarımızı giderecek ve kabulune vesile olacak şeyler konusunda bilginize başvurmak için rahatsız eetim sizi . Mesela namaz sonunda 10 salavat okumanın ; Estağrifıllah ek azim el kerim errahim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyum ve etubü ileyh duasının namazlarımızın kabulüne vesile olacağını okudum ne kadar doğrudur acaba ? Bir de Hz. Üstazımız (k.s)  'ın Namazın son tahiyyatında Teşrik Tekbiri'ni tavsiye etmesindeki hikmeti sual etmek istedim . Cevap vermek lütfunda bulunursanız bahtiyar edersiniz ... Fi emanallah .. ali galip sarı

*******

Hayır dualarınıza, bilmukabele hayır dualar…

1- Cenab-ı Hak buyuruyor ki: “En güzel isimler (Esmâü’l-Hüsnâ) Allah’ındır. O halde O’na bunlarla duâ edin.” [A’raf suresi, 180] Binaenaleyh Taam / Yemek duası’nın kaynağı da diğer bütün dualar gibi Kur’an-ı Kerim, Esmâü’l-Hüsnâ, Ehâdîs-i Nebeviyye’den mürekkeptir; onlardaki niyaz-tazarru ve ilticalardan teşekkül etmiş ve Rasûl-i zî-şân Efendimizin (s.a.v.) vârisleri olan ulemâ tarafından tertip ve tanzim olunmuşlardır. Bu duâları okumak efdâldir, isteklerin sür’atle kabûlüne vesiledir. Bununla beraber, meşrû hudutlar dâhilinde olduktan sonra her mü’min, bildiği kadarıyla içinden geldiği gibi dua edebilir. Bunun da şer’î-dinî bakımdan bir mahzuru yoktur. Fakat kişi, Allah kelâmı, Rasûlullah kavli, evliyaullah sözü olan me’sûr dualardan bildiği halde onları bırakıp kendi ifadeleri ya da sair insanların konuştukları üslûpla dua ederse, duada evlâ olanı terk etmiş olur. Bunu da hatırdan çıkartmamak lazım.

2- Farz namazların sonunda çektiğimiz tesbîhat hususunda tavsiyemiz; ‘çok mecbur kalmadıkça sakın ola bu tesbihleri terk etmeyin’ demek olur. Çünkü bunlar sünnettir. Nitekim Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır:

"Kim, her (farz) namazın ardından (selâmdan sonra) 33 defa Allah'ı tesbih ederse (Subhanallah derse), 33 defa Allah'a hamd ederse (el-Hamdulillah derse), 33 defa Tekbir getirirse (Allahu Ekber derse), -ki bunların tamamı 99 eder- yüzüncüsünde ‘Lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh. Lehü'l mülkü ve lehü'l hamdü (bir rivayette şu ilave de vardır: Yuhyî ve yümîtü ve Hayyün lâyemûtü biyedihi'l-hayr) ve hüve alâ külli şey'in kadîr’ derse, günahları denizin köpüğü kadar olsa bile bağışlanır."  [Müslim, Sahih, Hadis no: 597]

Cem‘u’l-Fevâid’de nakledildiğine göre, Hz. Ali (r.a.), hayatında namazların arkasındaki tesbihleri hiçbir vakit terk etmemiş; sadece Sıffîn Harbi gecesinde bir veya iki namazın arkasında, zarûret hâlinde/mecbur kaldığı için terk etmiştir.

Ulemâdan bazıları, “Namaz tesbihlerinden önce Âyetü’l-Kürsî, İhlâs-ı şerif, Felak ve nâs sûrelerinin okunmasında, bir namazdan diğer namaza kadar kötülüklerin def‘edilmesi hususunda büyük sır vardır” diyerek, bunun sebep ve hikmetine dikkat çekmişlerdir.

Bu tesbihlerin faziletleri ortada… Kusurların-eksiklerin itmâmında müessir olacağı âşikâr değil mi? Nitekim bunu ifade eden âlimlerimiz de vardır.

Ancak namazlarımızın zâhiren ve bâtınen sıhhati ve kabûlü için, öncelikle abdeste-taharete, saniyen tâdil-i erkâna ve en önemlisi de huzû ve huşûa dikkat etmemiz lazım. Yani namazlarımızı hem kalıbımz, hem de kalbimizle birlikte ve de mümkün mertebe efdâl olan ilk vaktinde edâ etmeliyiz.  

3- Salavât okumak her zaman için faziletli bir ameldir. Zaten namazın içinde okuyoruz, öyle değil mi? Vaktin var ve okuyabiliyorsan, selâmdan sonra da oku. 3, 5, 7, 10 oku, hatta 100 ve 1000 oku… Ne kadar okuyabiliyorsan oku. Kim ne diyecek, ne zararı olacak? Fazla mal dünyada bile göz çıkartmadığına göre, ahirette haydi-haydi faydası büyük olacaktır. Kaldı ki salvatlar, aspirin gibidir, okumak için dr. reçetesi (yani ayrıca bir izin) de gerekmez.

4- İstiğfar, malumunuz kısaca "Estağfirullah" veya "Estağfirullahe'l-azıym ve etûbü ileyk" demektir ki, manevi temizliktir. Dinî kaynaklarımızda anlatılan bütün şekilleriyle yapılabilir. Binaenaleyh, sizin de naklettiğiniz gibi, hadislerde bildirildiği şekliyle, “Estağrfirullahe’l-azıyme’l-kerîme’r-rahîm ellezî lâ ilâhe illâ hüve’l-hayyü’l-kayyûmu ve etûbü ileyh” diye de yapılabilir ve de makbul bir istiğfar şeklidir. Namazdan sonra da meselâ asgari üç kere yapabilirsiniz, namaz dışında da müsait bulunduğunuz her an istiğfardan geri kalmayınız. Tevbe ve istiğfarın en büyüğü ise, malumunuz Tesbih namazıdır. Tevbe ve istiğfar, elbette ki namazın kabûlüne tesiri olacak, onun kusurlarını örtecektir. Bunda ne şüphe! Yeter ki istiğfarı ihlâsla, hem dil hem kalple yapabilelim.

5- Teşriq Tekbiri’nin esrârı büyüktür. Nitekim Abmed ibn Mübarek hazretleri (v. 1156/1743), derlediği el-İbrîz isimli eserlerinde, ümmî şeyhi Abdülaziz ed-Debbağ (v. 1132/1720) hazretlerinden naklen, ‘Teşriq Tekbiri’nin sadece teşriq günlerinde değil, bütün namazlarda selâmdan önce okunması gerektiğini’ ifade ederler. Sizin de işaret ettiğiniz gibi, Üstâzüna Süleyman Hilmi Tunahan Efendi (ks.) hazretlerinin tavsiyeleri de bu yöndedir. Malum olduğu üzere onda tekbir var, tevhid var, hamd var. Hele hele tekbirdeki tevhid kısmı, kelime-i tevhid’in  âfakî veya enfüsî tarzdaki okuma usûllerinden biriyle namazda selâmdan önce okunduğu takdirde, çok büyük bir rahmet-i ilahi, esrâr-ı rabbâni ve nûr-i sübhâniye nail u mazhar olunacağı ümit edilir. Kelime-i tevhid zikri için bkz. http://halisece.com/islami-yazilar-ve-makeleler/210-istikamet-tevhid-ve-letaifle-kelime-i-tevhid-zikri.html

Go to top