Selamün aleyküm muhterem hocam,

 

İş yerinde bir arkadaş malum tv hocalarından duyup ve etkisinde kalip Hz. İsa (a.s.) Ve Hz. Mehdi (k.s.) hakkındaki hadisi şeriflerin sahih olmadigını söylüyor. Tabii ki bunlara inanmıyoruz, fakat bu arkadaşı ikna edebilmek adına bizlere kaynakları ile malumat verirseniz sevinirim. Ayrıca bu hadis-i şerifler tevatür derecesinde midir? Tevatür derecesinde olan hadisi şeriflerin doğru olmadığına inanan kişinin durumu nedir?

Selam ve dua

Kemal Ateş

***

Ve aleyküm selâm değerli kardeşim;

Huzeyfetü'l-Gifarî (r.a) anlatıyor:

Biz bir gün kendi aramızda konuşurken, Nebî (s.a.v) yanımıza çıkageldi. Bize,

- "Ne konuşuyorsunuz?" dedi. Biz de,

- "Kıyâmet gününden konuşuyoruz" diye cevap verdik. Rasûlullah (s.a.v),

- "Muhakkak ki on alâmet görülmedikçe kıyamet kopmayacaktır" buyurdu ve

"Deccâl'i, Duhân'ı (duman), Dâbbetü'l-arz'ı, güneşin batıdan doğmasını, İsa’nın (a.s.) yere inmesini, Ye'cûc ve Me'cuc'u, doğuda, batıda ve Arap yarımadasında olmak üzere üç yer çöküntüsünü, son olarak da Yemen'den çıkarak insanları Mahşere sürecek ateşin vuku bulacağını söyledi." [Müslim, Sahih, Fiten, 39; Ayrıca bkz. Rudânî, Büyük Hadis Külliyatı, c. 5, s. 362]

Bunlara toptan inanmamak –Allah korusun– insanı küfre sokar. Bunlardan birkaçını kısaca ele alacak olursak, şunları söylememiz gerekir:

Hz. Mehdî’yi (aleyhirrahmeti verrıdvân) inkâr eden, kıyamete yakın zuhur edeceğini kabul etmeyen dâl (sapıtmış, doğru yoldan ayrılmış, hataya düşmüş, günaha girmiş) olur. Zira bu mesele mütevatır hadislerle sabittir.

Hz. İsa’yı (aleyhisselâm) inkâr eder, yani ahir zamanda yeryüzüne ineceğine inanmayan kâfir olur. Aşağıda açıklamaya çalışacağız ki, bu husus ayetle sabittir.

Deccâl’in çıkacağını inkâr da yine insanı dalâlete sokar; çünkü bu mevzudaki hadisler de tevatür haddine ulaşmıştır.

***

Cenab-ı Mevla-yi zû’l-Celâl ve'l-Kemâl hazretleri şöyle buyuruyor: “Kalblerinin mühürlenmesinin diğer bir sebebi de (İsa'yı) inkâr etmeleri ve Meryem'e büyük bir iftirada bulunmalarıdır. Bir de ‘Biz Allah'ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük’ demeleridir. Oysa onu ne öldürdüler, ne de astılar. Fakat öldürdükleri kimse, onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, ondan yana tam bir kuşku içindedirler. O hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesinlikle öldürmediler. Fakat Allah onu kendisine yükseltmiştir. Allah, azîz (daima üstün)dir, hikmet sahibidir.”[Nisa suresi, 156-158]

Bu ayetleri takip eden 159’uncu ayette ise şöyle buyrulmaktadır:

Andolsun, Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona (İsa'ya) iman etmiş olmasın. Kıyamet gününde o, onlara şahitlik edecektir.”[Nisa suresi, 159]

Demek ki; İsa aleyhisselam yeryüzüne indikten sonra, efrâd-ı ümmetten bir ferd olarak İslâm’a hizmet edecek… Ve ölmeden önce ona inanmayan kimse kalmayacak Ehl-i kitaptan... O da onlara ahirette şahitlik edecek.

***

Hz. İsa’nın (a.s.) nüzûlü (inişi) iki türlü olacak:

1) Nüzûl-i suğrâ (küçük iniş): Bu Nasrâniyetin (Hıristiyanlığın) yıkılmasıdır. Hakikatte Nasârâ yıkılmış ve Kilise sultasını / hâkimiyetini yitirmiştir.

2) Nüzûl-i kübrâ: Bu daha çıkmadı. Lakin yakın zamanda zuhûr eder; putları kırar, Deccâl’i yok eder ve cizyeyi kaldırıp, “Ya iman ya ölüm” diyerek bütün küffârı kılıçtan geçirir.

Mehdî-yi âl-i Rasûl, (idaresi) zamanında inşâallah (küffârı) cizyeye bağlayacak. İşte o zaman tam manasıyla ahkâm(-ı ilahi) tatbik edilecek. Ve Mehdî-yi âl-i Rasûl bizim usûlümüz üzere gelecektir. Decâcile Yahûdilerin Mehdîsi’dir. İnşâallah İslâm Mehdîsi de yakında çıkacak, şimdi o devirdeyiz. [Üstâzünâ Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.)'dan naklen, talebelerinden Ziya Sunguroğlu, Notlarım, s. 126]

***

İmam Kevserî (rh.) de Hz. İsa’nın (a.s.) inişi ile ilgili görüşlerini şu şekilde bildirmiştir:

Hz. İsa’nın (a.s.) inişiyle ilgili hadis-i şerfilerdeki tevâtür, “tevâtür-i mânevîdir.” Sahih ve hasen hadis-i şeriflerin her biri, farklı mânâlara delâlet etmekle birlikte hepsi de Hz. İsa’nın ineceği hususunda söz birliği içindedirler... Bu durum, hadis ilminin kokusunu koklayan bir kimse için inkârı mümkün olmayan bir gerçektir. Mehdî ile Deccâl'in çıkacağı ve Hz. İsa'nın ineceği hususundaki hadis-i şeriflerin tevâtür derecelerine ulaşmış olmaları, hadis ilmi ehlince asla şüphe edilecek bir husus değildir. İlm-i kelâm ehlinden (akaid ilmiyle meşgul olanlardan) bazısının, kıyamet alametleriyle ilgili hadislere inanmanın vâcip olduğunu kabul etmeleriyle beraber, bu hadislerden bir kısmının mütevâtir olup olmadığı hususundaki şüpheleri ise, hadis ilmiyle ilgili bilgilerinin azlığından kaynaklanmaktadır.” [M. Zâhid el-Kevserî, Nazratü'n-Âbira, s. 44-49]

Müfessir İbn-i Kesîr (rh.) ise, mevzu ile alakalı ayetlerin tefsirini yaptıktan ve ilgili hadisleri açıkladıktan sonra fikrini şöyle ifade etmektedir:

İşte bunlar Rasûlullah’tan (s.a.v.) mütevâtir olarak rivayet edilmiştir ve bu hadis-i şeriflerde, Hz. İsa'nın nasıl ve nereye ineceği hususu açıklanmıştır. Hz. İsa'nın cesed-i şerifiyle dünyaya ineceği hakkında zikredilen sahih ve mütevâtir hadis-i şerifler, te’vile (başka şekilde yorumlanmaya) elverişli değildir. Dolayısıyla, zerre kadar imanı ve insafı olan herkesin, Hz. İsa'nın yeryüzüne ineceğine inanması icap etmektedir. Bunu ancak şeriata zıt, Allah'ın Kitabı'na, Rasûlü'nün Sünneti'ne ve Ehl-i Sünnet’in ittifakına muhalif olan kimseler inkâr edebilir.” [Tefsîru İbni Kesîr, 1, 578-582]

Hâsılı, İsa aleyhisselâm hakkındaki hadis-i şerifler tevatür derecesindedir.

***

İslâm âlimleri Hz. İsa'nın nüzûlini / inişini, akîde (inanç-iman) mevzuu olarak değerlendirmektedirler.

Ehl-i Sünnetin inanç mevzularını açıklayan hemen bütün eserlerde, Hz. İsa’nın Kıyamet'ten önce yeryüzüne ineceği, Deccâl ile mücadele edip onu öldüreceği, ahkâm-ı İlâhiyi, hakiki din ahlâkını dünyaya hâkim kılacağı yer almaktadır. İslâm âlimleri, Kur'an-ı Kerim'de yer alan delilleri ve hadislerde bildirilen haberleri bir arada değerlendirerek, Hz. İsa’nın inişine-dönüşüne inanmayı önemli bir inanç esası olarak kabul ederek mevzuyu şu şekilde açıklamaktadırlar:

Nisa suresi'nin 157. ayetinde Allahu Teâla, “... Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi...” diye bildirmiştir. Bu ayetle birlikte Kur'an-ı Kerim'in diğer pek çok ayetinde Hz. İsa’nın Allah katında diri olduğu bildirilmekte ve yeryüzüne ikinci kez geleceğine işaret edilmektedir. İslâm âlimleri bu mevzuda ittifakla, bunun aksini savunmanın hiçbir şekilde mümkün olmadığını söylemektedirler. Mesela İbn Hazm (rh.) bu ayeti tefsir ederken; “Hz. İsa’nın öldürüldüğünü söyleyen bir kimsenin mürted (İslâm dininden dönmüş) veya kâfir olacağını” açıkça ifade etmiştir. [İlmü'l-Kelam, İbn Hazm, s.56-57]

Cabir İbn Abdullah'dan (r.a.) rivayet edilen Mehdî'nin (aleyhirrahmeti verrıdvân) çıkışını inkâr eden, muhakkak ki Muhammed’e (s.a.v.) indirileni inkâr etmiştir. Meryem oğlu İsa'nın (a.s.) inişini inkâr eden de şüphesiz kâfir olmuştur. Deccâl'in çıkacağını kabul etmeyen de kuşku yok ki kafirdir.” hadis-i şerifi de İslâm âlimleri tarafından ortaya konulan bir diğer delildir.

Bu hadis, Şeyh Hâce Muhammed Pârsâ'nın Faslu’l-Hitab, Şeyh Ebu Bekir el Kelabazî'nin Meâni’l-Ahbâr, İmam Süheylî'nin er-Ravzu’l-Ünüf, İmam Süyûtî'nin el-Arfu’l-Verdi fî Ahbâri’l-Mehdî gibi meşhur İslâmî kaynaklarda yer almaktadır. Ayrıca Şeyh Ebu Bekir, bu hadisin senedini de, “Bize Muhammed İbni Hasen, ona Ebu Abdillah el-Huseyn İbni Muhammed, ona İsmail İbni Üveys, ona Mâlik İbni Ebes, ona Muhammed İbni Münkedir, ona da Cabir İbni Abdillah hazretleri böylece bildirmişlerdir” diyerek açıklamıştır.

 

Go to top