Hocam, bankaya çek-senet kırdırmak caiz midir?
*******
Senet veya çek, başkasında olan bir alacağı sağlama bağlamak için birer teminattır. Vadeli borçlanmaların yazıyla tespit edilmesi ise, Kur’an-ı Kerim’de Rabbimizin (c.c.) bize bir emridir.
Buyruluyor ki:
“Ey iman edenler! Belirlenmiş bir süre için birbirinize borçlandığınız vakit onu yazın. Bir katip onu aranızda adaletle yazsın. Hiçbir katip Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan geri durmasın; (her şeyi olduğu gibi) yazsın. Üzerinde hak olan kimse (borçlu) da yazdırsın, Rabbinden korksun ve borcunu asla eksik yazdırmasın. Şayet borçlu sefih veya aklı zayıf veya kendisi söyleyip yazdıramayacak durumda ise, velisi adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki de şahit bulundurun. Eğer iki erkek bulunamazsa rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkek ile -biri yanılırsa diğerinin ona hatırlatması için- iki kadın (olsun). Çağırıldıkları vakit şahitler gelmemezlik etmesin. Büyük veya küçük, vadesine kadar hiçbir şeyi yazmaktan sakın üşenmeyin. Böyle yapmanız Allah nezdinde daha adaletli, şehadet için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha uygundur…” [Bakara suresi, 282]
Bildiğiniz gibi ‘senet veya çek kırdırma’, vadesinden önce üzerindeki miktardan daha az peşin bir bedelle bu senet ve çeki başkasına ciro etmektir. Bir borcun ödenmesi veya vadeli mal alımında kendimize veya başkasına ait olan fakat bize havale edilmiş bulunan senet veya çeki kullanmak mümkün ve caizdir. Çünkü senet veya çekin arkasında imzası bulunanlar, birbirinin kefili olarak müteselsil borçlu sayılmaktadır. Ancak senet veya çekin parasını önceden eksiği ile alıp onu devretmek cirodan farklı bir muameledir. Bu yüzden de faizdir.
İmam Malik (rh.), Emevîler döneminde çek kırdırmaya benzer bir hadiseyi şöyle nakleder:
Mervan İbn Hakem devrinde bir çeşit çek çıkmıştı. Halk bunu, karşılığını almadan birbirine üzerinden yazılı olandan daha ucuza satmaya başladılar. Zeyd İbn Sâbit bazı sahabîlerle (r.anhum) birlikte Mervan’a giderek:
- “Faiz ile alış veriş yapmayı mübah mı kılıyorsun?” dediler. Mervan,
- “Allah’a sığınırım, bu ne demektir?” dedi. Sahabîler:
- “Halk karşılığını almadan bu çekleri satıyor” dediler. Bunun üzerine Mervan bu çekleri halkın elinden toplattı. [İmam Mâlik, Muvatta’, Bey’, 397]
***
Günümüze gelince…
Mesela, 10 bin liralık 6 ay vadeli bir çeki, birilerine veya bankaya kırdıran kimse, onlar bu iş için aylık %5 faiz uyguluyorsa peşin olarak sadece 7 bin lira teslim alacaktır. Burada karşı taraf 3 bin lira faizi peşin olarak kesecektir. Vade sonunda çek borçlusundan 10 bin lirayı tahsil edecektir. Bu uygulama tam bir faizli muameledir, tefeciliktir, caiz değildir.
Evet, İmam-ı Azam Ebû Hanife ile İmam Muhammed’e (rahımehumallah) göre, daru’l-harp’te bulunan bir Müslüman, o ülkenin vatandaşıyla (kurum ve kuruluşuyla) faizli işlem yapabilir, bu mubahtır. Fakat, faizi Müslümanın alması helaldir, harbîye faiz verilmesi ise haramdır... [Bkz. es-Serahsî, el-Mebsût, Mısır 1331, X, 28, 95, XIV, 56, 57; İbn Hümam, Fethu’l-Kadir Li’l-Âcizi’l-Fakir, Mısır, 1319, 6, 178; İbn Abidin, Bulak 1272, IV, 188]
Hal böyle olunca çek-senet kırdırma işinin caiz olduğu söylenemez.
Ancak borçlu, senet veya çek alacaklısına erken ödeme yapmak suretiyle indirim yaptırabilir. Asıl borçlu ve alacaklı arasında bu, senet-çek kırdırma hükmünde olmaz.
Nitekim Osmanlı dönemi uygulamasında memurların beytülmâlden veya vakıflardan aldıkları maaşa “Camekiye” denilirdi. Bazı memurlar ihtiyacından dolayı daha vakti gelmeden maaş çekme hakkını daha düşük bir para ile satmaya başlamıştı. İbn Âbidîn bu mevzuda şu fetvayı nakleder: “Alacaklı alacağını, borçlusundan başka bir kimseye satamaz.” [İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, Beyrut, b.t.y., IV, 14]
Sonuç
Bu hususta doğru olan usûl, borçlunun alacaklısı ile konuşup anlaşmasıdır.