Besmele’nin bâ’sı ve noktası
“Besmele'nin mânâsı 'bâ'dadır. Bâ'nın sırrı da noktasındadır” denilmiştir. Bu hikmete ve esrâra işaret etmek içindir ki, Türk şairlerinin iftihar-övünç kaynağı olan Hâkânî Hilyesi'nde,
Olmasa Besmele resmi memdûd
Cins-i eşyada olur muydu vücûd
Yani; eğer Besmele'nin yazılışında uzatılmasaydı, hiç eşya cinsi meydana gelir miydi? denilmiştir. [Elmalı'lı, Hak Dini Kur'an Dili, Besmele'nin Yüce Tefsiri, 1, 58]
Dolayısiyle derinlemesine-genişlemesine Besmele'nin manasını incelemek haddimiz olmadığı gibi, şu anki çalışma şartlarımız da uygun değildir. Çünkü bu, gerçekten çok uzun bir mesaiyi ve geniş bir araştırmayı gerektirir.
Bir şairimiz;
“Bikr-i fikri kâinatın çâk çâk oldu, fakat
Perde-i ismette kaldı mânî-i Kur'an henüz”
Yani demek istiyor ki; ‘Kâinatın bâkir fikirleri parça-parça oldu Fakat / Kur'an'ın mânâları hâlâ koruma perdesi içinde kaldı’.
Fakat biz gene de acziyetimizi itiraf ile bu mesele hakkında bazı hususları kısaca açıklamaya çalışalım.
***
Besmele, yeryüzünü semâya bağlar
“Bismillah”, kâinatta nurânî bir satırdır. Ferş'i Arş'a/zemini semaya/yeri-göğe bağlar. Onu söyleyen insanın kalbini, Rabbine (c.c.) rapteder. “Besmele”nin çekildiği her hususta ayrı bir irtibatı/bağlantısı vardır. Okuyan-yazan, yemek-yiyen, oturan-kalkan, namaz kılan, zikir ve tefekkürde bulunan insanlar, bu yaptıklarıyla paralel olarak, dil ile seslendirilmemiş bir fiili veya bir ismi zihinlerinde takdir etmiş oluyorlar... “Allah'ın ismiyle okuyorum, yazıyorum, yemek yiyorum, namaz kılıyorum, ibadet ediyorum veya okumam Allah'ın adıyladır…” gibi. Bizim “Allah'ın adıyla” dememizin arkasında, Arapça gramer/dil bilgisi bakımından da böyle bir fiilin veya bir ismin olması şarttır. [Bkz. F. Râzî tefsiri, I, 105-106]
Kur'an'ın ilk inen ayeti, “Yaratan Rabbinin adıyla oku” mealindedir. Görüldüğü üzere, ayette “oku” fiili açıkça zikredilmiştir. Bu da Besmele ile birlikte uygun bir fiil veya ismin gizli olarak var olduğuna bir işaret olup, bizim için önemli bir derstir.
***
Besmele'nin bazı esrârı
A) Abdullah b. Mes'ud (r.a.) anlatıyor: Besmele'nin harfleri, Cehennem zebanilerinin sayısı kadar olup 19 tanedir. Dolayısıyla, bu 19 zebaniden kurtulmak isteyen, 19 harfli Besmeleyi okusun. Bunu okuyan kimse için Allah Teala, bu harflerden her birisini, bir zebaniye karşı bir zırh yapar. Cehennem meleklerinin kendileri de her işlerini Besmele çekerek yaparlar. Bütün güçlerini de Besmeleden alırlar. [Kurtubî, 1, 92]
***
Besmele 19 harftir
Fahreddin Razî hazretleri de şu görüşlere yer vermiştir:
Besmele'nin harf sayısı 19'dur. Bunun iki hikmeti vardır:
1. Zebanilerin sayısı 19'dur. Allah (c.c.) Besmele'nin 19 harfleriyle insanları bu zebanilerden korur.
2. Allah Teala gece ve gündüzü 24 saat olarak tayin etmiştir. Sonra da, beş saat alarak beş vakit namazı farz kılmıştır. Namazın saatleri olan beş saat, 24 saatten çıktığında geriye 19 saat kalır. İşte Besmele'nin 19 harfi, namaz dışındaki 19 saat içinde meydana gelen günahlara kefaret olur. [Râzî Tefsiri, I, 175]
B) Besmele'de Allah'ın sonsuz rahmetini gösteren Rahmân ve Rahîm isimlerine yer verildiği için, müşriklere karşı savaş ilan eden Berâeh/Tevbe suresinin başında zikredilmemiş / anılmamıştır. Bu açıdan bakıldığında, beş vakit farz namazlarda, günde 17 defa, insanlara İlahî merhametin adresi olan Besmele'yi okumalarını emreden Allah azze ve celle, bununla bize şu dersi veriyor: İnsanların yaratılış gayesi savaşmak, birbirlerini öldürmek değil, birbirlerine karşı merhamet göstermek, yardımcı olmak ve faziletli/erdemli davranmaktır. [Râzî Tefsiri, I, 175]
C) Enteresandır, Besmele'nin başında bulunan “b” harfi hariç geriye kalan bütün harfler, mukatta'a harfli yani şifreli surelerin başında yer almıştır. Bu harfler 18 adettir. 9’u aslî, 9’u da mükerrerdir.
Bu açıdan bakıldığında, Besmele'nin 9 nurlu harfinin başında bulunan “b” harfi, bütün Kur'an'da başında Besmele bulunmayan tek sure olan Berâe suresinin başında ve ilk harfi olarak bulunmuştur. Bu sure hicrî 9. yılda inmiş ve Nasr suresinin dışında, en son inen sure olmasına rağmen Kur'an'da 9. sıraya yerleştirilmiştir. [Teşbihte hata olmaz, hatasız da teşbih olmazmış, atalarımızın ifadesine göre... Bu açıklamalardan hareketle Silsile-i Sâdâtı Nakşibendiye-i Müceddidîn kolunun zahirde 32. halkasını teşkil ettiği halde, manevi mertebe itibariyle 9. büyük rütbesinin sahibi bulunan Salâhuddin ibn Mevlâna Sirâcüddin hazretlerini hatırladım. Kadesallu esrarahum ecmain.]
D) Besmele'nin başındaki “b” harfi, “mâsiva”yı temsil etmektedir. Bilindiği üzere o bir harf-i cerrdir. Cerrin manası çekmektir. Cerr harfleri, başında bulundukları isimlerin sonunu aşağıya çekip esre yaparlar. Ancak Besmele'nin başındaki harf-i cerr ise, manevî bir asansör hükmünde olup kendisine yapışanı, Rahmân ve Rahîm olan Allâh'ın mukaddes huzuruna doğru çeker ve yukarı mertebelere çıkartır/kavuşturur.