Bir adam eline bir para alıyor, hangi elimde diyor? El hareketiyle parayı çoktan cebine atmış bile. İkisinde de çıkmıyor. Sonra cebinden aldığı parayı karşısındakinin kulağının arkasındaymış gibi aa burada diyor. Bu sihir midir? Bunları yapanları izlemek küfür müdür? Emre Karkar
*******
Onların söylediğine göre yaptıkları, “Ne sihirdir ne keramet, el çabukluğu marifet”! Yani bir nevi illüzyonistlik / gözbağcılıktır. Böyle olduğunu bilerek, bunlarda farklı şeyler vehmetmeyerek seyredilmesinde bir sakınca olmayabilir. Ama iş sihre dönüşürse, sihirbazlık yapılmaya kalkışılırsa o zaman hüküm değişir.
Rasûlüllah Efendimiz (s.a.v.) bir hadislerinde, sihrin büyük günahlardan ve helak edici yedi şeyden biri olduğunu belirtmişlerdir. Ve yine buyurmuşlardır ki; “Bir düğüme üfüren sihir yapmış olur. Sihir yapan da şirke girer”. [Nesâi, Sünen, Tahrîmü’d-dem, 19]
Kur'an-ı Kerim'de Müslümanlara, sihirbazların şerrinden sığınmaları âyetle öğretilmiş ve, “Düğümlere üfürüp büyü yapan üfürükçülerin şerrinden de Allah'a sığınırım de” [Felâk suresi, 4] buyrulmuştur.
Ehl-i Sünnet âlimlerinin çoğunluğu, sihrin varlığının ve tesirinin bulunduğunu açıkça belirtmişlerdir. Mu'tezile mensupları ise sihrin gerçekte olmadığını, onun bir aldatma ve saptırma ile el çabukluğu olduğunu söymiştir.
Ulemânın çoğunluğu sihri öğretme ve öğrenmenin haram olduğu hususunda ittifak etmişlerdir. Çünkü Kur'an-ı Kerim sihri kötülemiş ve küfür olduğunu bildirmiştir. Fahreddin er-Râzî ve Âlûsî ile bazı âlimler (rahımehumullah) ise sihr öğrenmekte (yapmakta değil) fayda olduğunu söylemişlerdir. Bunlar da sihri bilmek suretiyle mucize ile arasındaki farkın anlaşılabileceği görüşünden hareket ederek bu hükme varmışlardır.
Selef-i salihin, sihirbazın öldürülmesinin farz olduğunda ittifak halindedir ve bazıları Rasûlüllah’ın (s.a.v.), “Her kim falcıya, gaipten haber verene ve sihirbaza giderek onlardan bir şey sorar, söylediklerine inanır ve tasdik ederse kâfir olur” [Tirmizî, Sünen, Tahare, 102; İbn Mâce, Sünen, Tahare, 122] hadisini delil getirerek, sihirbazın kâfir olduğunu belirtmişlerdir.
İmam-ı Azam Ebu Hanife'ye (rh.) göre sihirbazın küfrüne hüküm verilerek, tevbe etmesine dahi lüzum görülmeden öldürülmesi mubahtır. İmam Şâfiî'ye (rh.) göre, sihrinden dolayı sihirbazın küfrüne hüküm verilmez. Ama sihriyle bir Müslümanı öldürmeye kalkarsa öldürülür. İmam Mâlik'e (rh.) göre sihir bilen bir Müslüman, sihir yaptığı takdirde kâfirdir ve öldürülür. Fakat Ehl-i Kitap’tan ise öldürülmez. İmam Ahmed b. Hanbel'e göre de, sihirbaz sihriyle adam öldürse de öldürmese de küfrüne hükmedilir. Ehl-i kitaptan olanlar, Müslümana zarar vermedikçe, öldürülmezler. İbn Şüca (rh.) ise, “Sihirbazlarla ilgili hükümler, mürtedlerle ilgili hükümler gibidir” der. Yani üç defa aralıklı olarak tevbeye davet edilir; bu esnada yaptığı işin kötülüğü anlatılır; tevbe etmediği takdirde öldürülür.
Netice: Sihir vardır ve tesir edicidir. Kim de Kur'an'ın gösterdiği yolu terkederek sihir ve benzeri yollardan birine girerse, Allah Teala’nın rahmetinden uzaklaşır ve kâfir olur. Onu tasdik edip onaylayarak izleyen / seyredenler de -Allah korusun- aynı hükme tâbi olurlar.