Halis ECE

Türkçe’mizde, “Kişi sevdiği ile beraberdir” diye bir atasözümüz vardır. Bu aslında Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) bir hadisinin mealidir.

Dikkatlerinizi bu mübarek, değerli ve önemli sözün anlamı üzerinde toplamanızı istiyorum.

Sonra da, sevdiklerinizin-sevdiklerimizin kimler olduğunu hatırlamanızı...

Hiç düşündünüz mü sevgili çocuklar, kimleri seviyorsunuz?

Haydi, biraz düşünün bakalım...

Ardından da kendi kendinize saymaya-sıralamaya başlayın...
***

Evet, her şeyden önce ve en çok Yüce Allâh'ımızı seviyoruz değil mi?

Çünkü bizleri de, bizlere doğru yolu gösteren, dünya ve âhiret saâdetini bildiren Sevgili Peygamberimiz'i de, dünyaya gelmemize vesîle olan anne-babalarımızı da... kısacası bildiğimiz-bilmediğimiz bütün varlıkları da yaratan Allah Teâlâ'dır.

İnsanları yaratmazdan önce, dünyayı hayata elverişli bir halde var eden ve bu kadar güzel bir şekilde yayıp döşeyen, bizlere hazırlayan da yine O’dur.

Güneşle bize ışık ve ısıyı veren, baharda kara topraktan yemyeşil çimenleri bitiren, renk renk çiçekleri açtıran... Uykuda olanları uyaran, ölü olanları dirilten... Daldan dala kuşları uçuran, cıvıl cıvıl ötüştüren, renk renk kelebekleri havada dolaştıran, minik minik kuzuları çimlerde koşuşturan... Şarıl şarıl ırmakları coşturan, şırıl şırıl dereleri akıtan ve bu suların geçtiği yerlerde hayat fışkırtan Rabb’imizdir.

Sıra sıra dağları, dimdik yamaçları yaratan, üzerlerini ormanlarla donatıp güzelleştiren, içlerini madenlerle zenginleştiren... Suyu buharlaştırıp gökyüzüne çıkaran, sonra onu yağmur hâlinde rahmet ve bereket olarak yeryüzüne indiren Hz. Allah'tır.

Arıları çiçekten çiçeğe kondurup bizler için bal yaptıran... Her ağaç, her bitki topraktan aynı gıdayı emdiği halde onlardan; renkleri, kokuları, şekilleri, lezzetleri, gıdaları birbirinden değişik meyveler-sebzeler yaratan da Yüce Yaratan’ımızdır.

Denizlerin tuzlu sularında çeşit çeşit lezzette balıkları halk eden ve bütün bu yarattıklarını, faydalanmaları için insanların emrine veren de, yine her şeyi yoktan var eden Mevlâ’mızdır.

Rabbimiz, biz insanları en güzel surette yaratmış, şerefli kılmış, akıl vermiştir. Verdiği bu akılla; ilkönce, “Ben cinleri ve insanları, ancak beni tanıyıp bilsinler ve bana kulluk etsinler diye yarattım” (Kur’ân-ı Kerim, Zâriyât sûresi, 56) mealindeki İlâhî fermânı gereği, onu tanıyacak, yaratılış gâyemiz-amacımız istikametinde/yönünde davranmaya çalışacağız. Sonra da doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden, güzeli çirkinden, faydalıyı zararlıdan ayırt edeceğiz.

Kalplerimizi şirkin, küfrün ve diğer bütün kötülüklerin zulmetleriyle karartmadan iman nûruyla aydınlatmaya çalışacağız. “Hani Lokman (a.s.), oğluna nasîhat ederek/öğüt verekek demişti ki: ‘Oğulcuğum, Allâh'a ortak koşma! Muhakkak ki ŞİRK (Allah’a ortak koşma, tanıma), elbette çok büyük bir zulümdür.” (Kurân-ı Kerim, Lokman sûresi, 13)

Sevgili Peygamberimiz sallallâhü aleyhi vesellem (Salât ve selâm O'na olsun) de, “Çocuklarınıza ilk öğreteceğiniz söz, ‘LÂ İLÂHE İLLALLAH: Allah’tan başka ilah yoktur’ kelime-i tevhîdi olsun...” buyurmuşlardır.
***

Sevgili çocuklar;

Başıboş yaratılmadığımızı, dünyaya gelişimizin çok ulvî-yüce bir gâyesi-maksadı-amacı olduğunu hiçbir zaman unutmamalıyız.

Bizi yaratan Allâh'ımızın yapmamızı istediklerini yapmalı, kaçınmamızı istediklerinden de kaçınmalıyız.

Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) ve onun yolunu tâkip eden Allah dostlarının-salih zatların/iyi insanların yürüdükleri yolda yürümeye çalışmalıyız.

Ülkemize, milletimize hizmet etmiş, ömürlerini bu uğurda tüketmiş olan büyüklerimizin, tarihî şahsiyetlerimizin çizdiği yolda ilerlemeye ve bu esnada karşılaşacağımız her türlü sıkıntı ve zorluklara göğüs germeye gayret göstermeliyiz. Bu hususta önümüze çıkan engellerden hiçbir zaman yılmamalıyız.
***

Sevimli çocuklar!

Etrafımızdaki her şeyin, vücudumuzdaki bütün organların, Allâh'ın varlığına-birliğine birer delil olduğunu bilmeliyiz.

Ve yine O’ndan başka ibâdet etmeye, kulluk yapmaya lâyık hiçbir şeyin bulunmadığına inanıp, kalplerimizi kelime-i tevhîdin nûru ile aydınlatmalı; Kur’an okuyarak, namaz kılarak, yapacağımız diğer ibâdet ve tâatlerle imânımızı kuvvetlendirmeliyiz. Ülkemiz için, milletimiz için hayırlı-yararlı, iyi ahlâklı, dürüst, saygı ve sevgi yüklü birer fert; topluma yük değil, aksine onların yükünü paylaşmaya aday hayırlı bir insan olmaya çaba göstermeliyiz.
Verdiği bütün nimetlerinden dolayı Allâh’ımıza şükreden, iyilik ve yardımları sebebiyle de insanlara teşekkürden geri kalmamalıyız. Onun için de;

Derslerimize iyi çalışmalı, dürüst olmalı, verilen vazifeleri, üzerimize düşen hizmetleri eksiksiz ve zamanında yapıp, vatana-millete-topluma hayırlı, içinde bulunduğumuz cemiyete/topluma ve âilemize yararlı birer insan olarak yetişmeye gayret etmeliyiz.

Hoşça kalın, sağlıcakla kalın...

Allâh'a emanet olun...

En içten selâm ve sevgilerimle...

Go to top