Selamun aleyküm hocam Bir müslüman ileriki yaşamında din düşmanı olmaktan Allah Kitap tanımaz biri olma ihtimalinden korksa caiz midir.yoksa bu imandan şüpheye mi girer hocam.Allah razı olsun. Ender Kara – Site
*******
Ve aleyküm selam kardeşim;
Anladığım kadarıyla, sözünü ettiğiniz husus şüphe tasnifine girmez. Ancak Müslüman sadece ileriki yaşları için değil her zamanı, hatta her anı için söz konusu ihtimâllerden yana tabii ki korkmalı. Ve bu korku ümitle birlikte olmalıdır. Çünkü mü’min, daima ümit ve korku arasında dünya ve ahiret dengesini kurarak asıl hedefi olan rıza-i ilahiye ulaşabilir... Ve böylece iki cihan saadetine kavuşabilir.
Unutmamak gerekir ki; ümitsiz bir korku, insanoğlunun dünyadaki en büyük düşmanıdır. Başımıza ne türlü belâlar-musibetler-felaketler geliyorsa, pek çoğu korkumuz ve ümitsizliğimiz yüzünden gelir? Bu durum dünyevi noktadan da, uhrevi bakımdan da aynıdır. O bakımdan korkularımızı ümit ve sevgi ile dengelememiz lazım.
Mü’minin her daim, ‘Beyne’l-havfi ve’r-reca’ olması, yani korkuyla ümit arasında bulunması gerekir.
Kur’an-ı Kerim’de insanın Allah’ın azabından korkması [Nûr suresi, 52], rahmetinden de ümitvâr oIması [Bakara suresi, 218] istenmiştir.
Allahu Teâla kendisini hem rahmet ve mağfiret sahibi, hem de azap edici olarak tanıtmıştır: “…Ve gerçekten Rabbin, zulümlerine rağmen mağfiret sahibidir / bağışlayıcıdır! Bununla beraber Rabbinin azabı çok şiddetlidir.” [Ra‘d suresi, 6] “Mâlûmunuz olsun ki, hakikaten şedîdü’l-ikâbdır Allah, hem de hakîkaten gafûr u rahîmdir Allah.” [Mâide suresi, 98]
“(Ey Rasûlüm!) kullarıma haber ver; ben hakikaten çok bağışlayan, çok merhamet edenim ve gerçekten benim azabım da çok acıtıcı bir azaptır.” [Hicr, 49-50] “…Âhirette şiddetli bir azap, bir de Allah’tan mağfiret ve rıza vardır.” [Hadîd suresi, 20]
Bütün bu ve benzeri âyetIer ve bu mevzuda gelen hadis-i şerifler insanın korku ile ümit arasında olması gerektiğini haber vermektedir.