Hocam selamunaleyküm, Muhtelif kitaplardan bazı malumatlar edinmiş olmama rağmen emin olamadım. Üç kızı, karısı, annesi ve bir erkek kardeşi olan kimsenin miras taksimi ne şekilde yapılır? Anladığım kadarıyla erkek çocuğu olmadığı için kardeşi asabe olup bakiyeyi alıyor. Peki bakiyeyi kardeşine değil de tamamını çocuklarına bırakmak isterse şeri olarak izlenebilecek bir yol var mıdır? Vaktiniz müsait olur da cevaplarsanız memnun olurum.  

Sual: Sail tarafından yazıldı. Kategori: Soru - Cevap

*******

Ve aleyküm selam kardeşim;

Öncelikle fıkhî taksimatı yapalım. Sonra da öbür sorunuza geliriz.

1) Bir zevce / hanım                      9/72

2) Bir anne                                     12/72

3) Üç kız  (her biri için),                  16/72

Asabeler

4) Bir erkek kardeş                        3/72

***

“Peki, bakiyeyi kardeşine değil de tamamını çocuklarına bırakmak isterse şer’î olarak izlenebilecek bir yol var mıdır?”

Böyle bir soru sorduğunuza göre, demek ki kişi henüz vefat etmemiş. Vefat etmeden de miras taksimatı olmaz, hibe olur. Mal sahibi de âdil olmak kaydıyla mülkünde dilediği gibi hibede / tasarrufta bulunabilir. Çocuklarına bırakabilir. Bkz. http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/2587-miras-ve-mal-paylasimi.html Bunun şer’i bakımdan bir mahzuru olmaz. Fakat kardeşini, miras hakkından mahrum edemez. Vefatından sonra kardeşi isterse, gene terikeden kendisine düşen payı alır / alabilir, isterse de tabii ki bunu yiğenlerine bağışlayabilir, o, onun bileceği iştir, zira kendi malıdır, dilediği gibi tasarruf etme hakkına sahiptir. Ama kişi, öldükten sonra böyle yapılması için vasiyet edecek olursa, takip edilecek yol şöyledir:

Malumunuz bir kimse vefat edince terikesinden, önce cenaze masrafları yapılır. Bundan sonra borçları ödenir. Üçüncü derecede ölenin vasiyeti varsa yerine getirilir. Fakat vârisi / vârisleri varsa, bunların rızası olmadıkça ancak malının üçte birine kadar vasiyeti geçerlidir, daha fazlası için söz konusu olmaz. Varisler, bu miktarı geçen vasiyeti yerine getirilmeye mecbur değildir. Gönül rızasıyla dilerlerse yerine getirebilirler. Vârislerden birine yapılan vasiyet de, diğer vârisler izin vermedikçe muteber değildir.

Vasiyyet usûlü için muayyen bir şekil yoktur. Yazılı veya sözlü olabilir. Vârisler inkâr ederse şahitler ile de isbat olunur.

Bunlar ödendikten sonra geriye kalan malları, akraba ve hısımlık derecesine göre belli paylarla taksim edilir. Bunlardan hiç biri bulunmazsa üçte birden fazla olan vasiyeti de yerine getirilir. O da bulunmazsa yahut fazla mal kalırsa zâyi edilmiş mal gibi beytü'l-mâl'e konur (Allah yolundaki hizmetlere sarf edilir).

***

Vasiyet hakkında ilave açıklama

Vasiyet, bilindiği üzere ölümden sonra geçerli olmak üzere malını başka bir kimseye bağışlamak suretiyle temlik etmektir.

Vasiyetin hükmü şu kısımlara ayrılır:

a) Üzerinde emanet gibi şer`î bir hak olan kimse; bunun zâyi olacağından korkarsa, o hakkın ödenmesini vasiyet etmesi vacip olur.

b) Zekât, oruç fidyesi, hacc, keffâret gibi ibadet olan şeyleri vasiyet etmek müstehap olur.

c) Fısk ve fücûr, ahlâksızlık ve kötülüklere dalmış (günahkâr) kimselere vasiyetle mal bırakmak mekrûhtur.

d) Varis olmayan akraba ve dostlara vasiyet mubahtır. [el-Asqalânî, Bülûğu`l-Merâm, Terc. ve Şerh, A. Davudoğlu, Sönmez Neşr., İst., 1968, 3, 216]

Vefat edenin vasiyeti, yukarıda da belirtildiği gibi, ancak cenaze masrafları ve borçları dışında kalan mirasın üçte biri üzerinde geçerlidir. Üçte biri aşan kısmı mirasçıların kabulüne bağlıdır. Kabul ederlerse, vasiyet terikenin tamamı üzerinde cereyan eder. Kabul etmezlerse üçte biri aşan kısım hükümsüz olur. Hanefî ve Hanbelîlere göre mirasçı yoksa, kişi bütün malını vasiyetle başkasına bırakabılir. Mâlikî ve Zâhirilere göre, üçte biri geçen vasiyet baştan hükümsüzdür. [el-Kâsânî, el-Bedâyiu’sSanâyi`, 7, 307; Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslâm Hukuku, İstanbul 1983, s. 428 vd.]

Go to top