Medine'de Cennet'le müjdelenen Said bin Zeyd'in (r.a.) kız kardeşi Atike (r.anha), hem dış hem de iç güzelliğe sahip, zeki, cesur ve aynı zamanda olaylar karşısında yıkılmayan metin bir hanımdı.
Hayatı boyunca yaşadığı acılı hadiseleri nasıl bir metanet ve sabırla karşıladığını, dört kocası da şehit olmasına rağmen yıkılmayıp dimdik ayakta duruşundan da anlamaktayız. Hep şehitlikle noktalanan ibretli evliliklerinin acılı sonuçlarını şöyle özetleyebiliriz.
Acıların kadını Atike'nin ilk mutlu evliliği Hazret-i Ebu Bekir'in oğlu Abdullah (r.anhum) ile oldu. Ne var ki, Abdullah, hem dış hem iç güzelliğe sahip Atike'ye öylesine bağlandı ki, onun yanında bulunmayı, camiye gitmeye tercih edecek hale bile gelebiliyordu. Bu durumu gören baba Hazret-i Ebu Bekir:
- 'Oğlum bu hanımdan ayrıl, bu senin dünyana değil âhiretine de mal olacaktır!' diye ikazda bulunmak zorunda kalmıştı. Babasının bu ikazına uyan Abdullah, bir müddet ayrı kalmayı denemiş, ancak daha fazla dayanamayıp yine bir araya gelmişlerdi. Atike'ye aşırı tutkunluğundan dolayı Abdullah,
- 'Ben öldükten sonra sakın kimseyle evlenmeyesin.' diyerek ona büyük bir bahçe de bağışlamıştı. Gerçekten de Abdullah, Taif savaşlarında aldığı yaralardan sonra şehit olmuş, Atike böylece kendisini çok seven Abdullah'ından ayrı kalmıştı. Bu yalnızlık devresinde kendisine en itibarlı insan Hazret-i Ömer (r.a.) talip oldu. Atike'nin,
- 'Kimseyle evlenmemek şartıyla Abdullah bana bir bahçe bağışladı.' demesi üzerine Hazreti Ömer,
- 'Bunu bir bilene sor.' deyince gidip en iyi bilen birisi olarak Hazreti Ali'ye (r.a.) durumunu sordu. O da,
- 'Sana bahçeyi bağışlayan Abdullah'ın mirasçılarına bahçesini iade et, ondan sonra evlen.' cevabını verdi. Bu fetvaya uyan Atike, bahçeyi ölen kocasının mirasçılarına iade ettikten sonra Hazret-i Ömer'le ikinci evliliğini yaptı. Ne var ki bekleyen acı olaylar Atike'nin peşini bırakmayacaktı. Hazret-i Ömer de bir süre sonra bir sergerde tarafından şehit edilmiş, Atike yine şehit eşi olarak dul kalma acısıyla baş başa kalmıştı. Ama acıların kadını yine de yıkılmamıştı. Kendinden sonra gelecek olan hanımlara sabır ve tahammül örneği veriyordu adeta.
Bu sıralarda cennetle müjdelenen on kişiden biri olan Hz. Zübeyir (r.a.) talip oldu kendisine. Zübeyir'in reddi uygun olmamalıydı. Çünkü Cennet'le müjdelenenlerden biriydi. Üçüncü evliliği de böyle gerçekleşti. Allah'ın takdirine bak ki, bir süre sonra Hazret-i Zübeyir de katıldığı Cemel Vakası'nda şehit olmuş, böylece üçüncü kocası da şehitolarak kendisi bir daha dul kalma acısını yaşamaya başlamıştı.
Her dul kalışta Atike'nin gösterdiği metanet ve sabır hemen herkesin dikkatini çekiyor, herkes ondaki iman kuvvetine, dayanma ve sabır gücüne hayranlıkla bakıyordu. Bu sebeple bu defa da kendisine dördüncü talip Hazret-i Ali oldu. Ancak Atike bu defa hemen evet demiyor, yaşadığı olayların yorumunu yaparak bakın Hazret-i Ali'ye nasıl hayır diyordu:
- Yâ Ali! Benimle evlenenlerin hemen hepsi de şehit oluyorlar. Sana da bir ziyan gelmesini istemem. Senin İslam'a hizmet için yaşaman gerek. Teklifine evet diyemiyorum, özür dilerim!
Ne var ki Atike hayır demesine rağmen Hz Ali'nin kaderinde şehit olmak vardı. Onu şehit olmaktan kurtaramayacak, o da mukadder âkıbetine bir süre sonra ulaşacaktı.
Zaten, "Her kim şehitlik rütbesine erişmek istiyorsa Atike ile evlensin!" diye söylenti de çıkarmışlar, "evlendiğini öldüren uğursuz kadın!" diye boş laf çoğaltanlar bile olmuştu. Kaderin hükmüne bakın ki, daha sonraki senelerde kendisine bu defa da Hz. Hüseyin (r.a.) talip oldu. Elbette Rasûlullah'ın (s.a.v.) torunu reddedilemezdi. Son evliliğini de onunla yaptıktan sonra Kerbela'daki savaş alanında birlikte bulundular. O'nun da Kerbela'da şehit oluşunu feryat ederek seyretmek zorunda kalmış, acıların kadını son acısını da böyle savaş meydanında yaşamıştı.
Şehit olan kocalarının her birinin savaş meydanındaki eşsiz kahramanlıklarını gözyaşlarıyla dile getiren Atike'nin (r.anha) şiirlerini "Meşâhiru'n-Nisâ'da aynı gözyaşlarıyla okumak mümkündür. Acıların kadını Atike, acılarla yaşayan bütün kadınların gönüllerinde sabır ve metanet kahramanı kadın olarak bayrak gibi dalgalanmaktadır.