Halis ECE
O, Hz. Ali’nin (r.a.) bildirdiğine göre, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz’in, “İsrâiloğulları’nın en hayırlı kadını, İmrân kızı Meryem; bu ümmetin en hayırlı kadını ise, Hadîcetü’l-Kübrâ’dır” mübârek sözlerinin muhâtabıdır.
O, sâhip olduğu bütün servetini, gözünü dahi kırpmadan inandığı dâvâ uğrunda fedâ etmesini bilen... İslâm’ın, ferd ve cemiyet hayatına hâkim olması için verilen mücâhede-mücâdelede ve hizmetlerde yılmadan-yıkılmadan zirveleri tutan... Kâinâtın Efenidisi’ne ilk inananlardan biri ve belki de birincisi olan fedâkâr-cefâkâr-çilekeş annemizdir.
O, inandığı dâvâ uğruna nelerin fedâ edilebileceğine lafla değil bizzat yaşayarak örnek olan...
Efendimiz (s.a.v.)’in fem-i saâdetlerinden, “Bu ümmetin en hayırlı kadını” ünvânını alan...
Henüz hiçbir kimsenin Fahr-i Âlem (s.a.v.)’e inanmadığı zamanlarda bile, “Sen bu ümmetin peygamberisin” diyerek ona gönülden inanıp bağrını açan ve sonuna kadar destek ve yardımcı olan...
Vahyin, hemen her zerresini bütün heyecanıyla yakından duymuş ve doymuş; gelmiş ve gelecek bütün mü’min kadınlar için en güzel numûne olarak kabul edilecek ulvî bir rûha sâhip bulunan...
Zarâfet-nezâket, akıl ve ilimle süslenmiş, metânet-muhabbet ve cesaretle donanmış emsâlsiz bir insan ve zevce olarak Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafâ (s.a.v.) Efendimiz’e, Allah celle celâlühû tarafından verilmiş bir hediye...
Server-i Âlem (s.a.v.) Efendimiz’in, “Ondan daha iyisini Allah bana vermedi” buyurduğu mübârek insandır, Hz. Hadîcetü’l-Kübrâ (r. anhâ) vâlidemiz.
Gelecek nesillerin, onun gibi bir imtisâl numûnesi bir insanı tanımaması, onu örnek alamaması elbette ki çok büyük bir talihsizlik olur. Zira insanlar İki Cihan Güneşi Efendimiz’e inanmazlarken o îman etmiş, inkâr ederlerken o tasdîk etmişti.
İnsanlar ondan mallarını-servetlerini esirgerlerken o, bütün varlığını Allah ve Resûlü için bezletmişti. Kısacası o, Resûlüllah Efendimiz’in beyânına göre yaşamış, mü’min kadınlar için kıyâmete kadar örnek olacak bir zevce idi.
Hâsılı;
O büyük vâlidemizi, gelmiş-gelecek bütün mü’minlerin annesi olan o örnek insanı hakkıyla anlamak, anlatabilmek şüphesiz ki haddimiz değil. Bizim yaptığımız, şâirin İki Cihan Güneşi Efendimiz (s.a.v.) için dediği gibi, ona ait hatırlayabildiğimiz en güzel meziyet ve hasletleri sıralayarak gönlümüzü ve lisânımızı süslemeye çalışmaktan ibârettir.
Mevlâ-yi zû’l-Celâl ve’l-Kemâl hazretleri, şefâatlerinden mahrûm etmesin. Âmîn...