Öncelikle Allah-u Teala sizden razı olsun. Benim sorum yemin etme ile alakalı daha doğrusu Allah'tan başkasının adıyla yemin etmek hakkında. Allah'ı anmadan şerefim, namusum, annem-babam vb. üzerine yemin eden kafir olur mu? Buna küfür diyenler var. Ayrıca bir kimse devletin herhangi bir kurumunda örn: askerlik, milletvekilliği, mahkemede tanık iken etmesi istenen yemin metinleri var ve bazıları "namusum ve şerefim üzerine" şeklinde ne yazık ki. Böyle bir durumda kalan kişi ne yapmalıdır? Şimdiden teşekkür eder hayırlı günler dilerim.

*******

Rabbim cümlemizden ve bilcümle Ümmet-i Muhammed’den ve evladından razı olsun.

1- “Allah'ı anmadan şerefim, namusum, annem-babam vb. üzerine yemin eden kafir olur mu?”

- Hayır, böyle yemin olmaz; bunlar yemin hükmünde değildir.

Yaratılan bir şeyin adına yemin etmek, ona tazim göstermektir. Bu sebeple Allah'tan başkası adına yemin etmek, câiz değildir. Çünkü niyetinde olmayıp lafızla da olsa, Allah'tan başkası adına yemin etmek, tazimde Allah'tan başkasını, Allah'a denk tutmayı şumûlüne alır. Dolayısıyla bundan sakınmak ve bunu söyleyeni ikâz etmek gerekir.

Nitekim bu mevzudaki aşağıda zikredeceğimiz İbn Ömer hadisinden çıkarılan hükümler şöyledir:

a) Allah'tan başkası adına yemin etmek, haramdır ve en büyük günah sayılan şirkin küçüğüdür. Bir nevi gizli şirk sayılan riya gibidir.

b) Peygamber, Kâbe, şeref, namus ve hayat gibi yaratılanlar üzerine yemin etmek, haramdır.

c) Allah'tan veya O'nun isimlerinde yahut da O'nun sıfatlarından başka şey üzerine yemin etmek, câiz değildir, edilirse yemin hükmüde olmaz.

Lâkin, "namus ve şerefim üzerine and içerim" gibi sözlerin yemin sayılmaması, hiç bir mes’ûliyetinin olmadığı manasına da gelmez. En hafifinden bu bir söz vermektir ve sözünde durmayan da haram işlemiş olur. Ayrıca namus ve şerefinin haysiyetini de lekelemiş olur.

Hz. Büreyde'den (r.a.) rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Kim, emânet (Allah'ın emâneti yani namus) üzerine yemin ederse, bizden (bizim yolumuzu-sünnetimizi örnek alanlardan) değildir." [Ebu Dâvud, Sünen, Eymân ve Nüzûr, Hadis no: 3253; İmam Ahmed, Müsned,  5, 352; Elbânî, Sahîhu'l-Câmi', Hadis no: 6203]

İbn Ömer'den (r.anhuma) rivâyet olunduğuna göre o da, bir adamın;

"Kâbe'ye yemin olsun ki hayır" dediğini işitmiş. Bunun üzerine İbn Ömer (r.anhuma) ona şöyle demiştir:

- Allah'tan başkası adına yemin etme! Zira ben, Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöyle derken işittim:

- Kim, Allah'tan başkası adına yemin ederse, kâfir veya şirk koşmuş (gibi büyük günah işlemiş) olur." [Buhârî, Sahih, Edeb, Hadis no: 5757; Müslim, Sahih, Eymân, Hadis no: 1646; Tirmizî, Sünen, Nüzûr ve Eymân, Hadis no:1535; Ebu Dâvud, Sünen, Eymân ve Nüzûr, Hadis no: 3251; İbn Mâce, Sünen, Keffârât, Hadis no: 2094; İmam Ahmed, Müsned, 2, 69]

Tabii âlimlerden bazıları bu hadisi, lafzı üzerinden değerlendirip sizin de işaret ettiğiniz hükmü serdetmişlerdir. Ancak ekseriyet meseleyi, gerek açıklamamızda gerekse hadisin mealinde parantezle belirttiğimiz gibi değerlendirmişler, kâfir değil günahkâr olacağına hükmetmişlerdir.

2-  “...bir kimse devletin herhangi bir kurumunda örn: askerlik, milletvekilliği, mahkemede tanık iken etmesi istenen yemin metinleri var ve bazıları "namusum ve şerefim üzerine" şeklinde ne yazık ki. Böyle bir durumda kalan kişi ne yapmalıdır?”

- Mecbursa yapacağı bir şey yok. Zaruret neyi gerektiriyorsa onu yapacak. Kerhen de olsa içiyle tasvip etmeyerek zevahiri kurtaracak... Ya da tedbirini en baştan alıp, o tür yeminlere mecbur kalacağı meslekleri seçmeyecek. Bu da mümkün olmadığına göre, muktezâ-yi hâle göre davranıp gereğini yaparak sistemin düzelmesi, yeminlerin de gerçekten yemin olması için mücadele edecek.

Meselenin yemin babındaki İslâmi hüküm noktasını zaten bir önceki maddede ele aldık ve olabildiğince açıklamaya çalıştık. Bunun ayrıca soru mevzuu yapılması bile zait aslında...

Go to top