Hakim Enes'ten şöyle rivayette bulunur: "Bir gece Peygamber (s.a.v.) namaz kıldıktan sonra, elini ileriye doğru uzattı, sonra geri çekti.
Bunun sebebini sorduğumuzda: "Bana şu makamımda cennet arz edildi. Onun meyve ağaçlarının dallarını, meyvelerinin çokluğundan sarkmış ve bana doğru yaklaşmış gördüm. Ondan bir şey tutup almak istedim ve bana şuracıkta cehennem dahi arz edilip gösterildi. Hatta ben, kendimin ve sizlerin gölgesini cehenneme aksetmiş olarak gördüm. (yani bu derece yakından gösterildi).Sizinle benim aramda ki yerde.(Hakim,Müstedrek,4/456)
Daha uzun bir rivayet ise şöyledir:
Abdullah b. Vehb, der ki: (...) Enes şöyle demiştir: "Rasûlullâh (s.a.v.) birgün bize sabah namazı kıldırdı. Bir ara ellerini uzatıp geri çekti. Selâm verince kendisine, yâ Rasûlallâh bu namazında daha önce hiç yapmadığın birşey yaptın denildi. Buyurdular ki: "Bana Cennet gösterildi. Orada salkımları sarkık, taneleri kabak kadar siyah üzümler gördüm.Uzanıp almak istedim, üzüme, geri çekil diye vahyedildi, üzümler geri çekildi. Sonra bana Cehennem gösterildi, hemen şu aramızda gösterildi, orada kendi gölgemi ve sizin gölgenizi gördüm, size, geri çekilin diye işaret ettim. Bana onları yerlerinde bırak, çünkü Allah'a sen de teslim oldun, onlar da teslim oldu. Sen hicret ettin, onlar da ettiler. Sen cihâd ettin, onlar da cihâd etti denildi. Düşündüm, (bu hususlarda)benim size karşı peygamberlikten başka bir üstünlüğüm olduğunu görmedim." (Sahih-i İbni Huzeyme,Hadis No:892,Ebu Nuaym, Sıfat el-Cenneh, II, 196'da bu hadisi daha kısa olarak verir.)

es-Selamün aleyküm,Bismillahirrahmanirrahim;
1.Cehennemin Hz.Peygamber'e sunulması ne demektir?Bir çok hadiste cennet ve ya cehennem bana arz edildi ifadeleri geçiyor bunları nasıl anlamalıyız?

*******

Ve aleyküm selam.

Sevgili Burak;

Bu mesajın da mahiyet itibariyle bir öncekinin aynı sayılır. Ortada filasıl cevabı gerektirecek bir vaziyet söz konusu değil. Sana tavsiyem;

Şayet temelin yoksa hadis okumak için öncelikle temel hadis bilgilereni, bu meyanda âlet ve âlî ilimleri (mesela sarf-nahiv-lûgat-vazı’, edebiyat-mantık, tefsir v.s.) öğrenmeye bak. Tabii her birini o sahanın âliminden tahsil et. Ondan sonra da anlamakta zorlandığın hadisler için, Sünnî ulemânın hadis şerhlerine müracaat edersin. Böyle yarım-yamalak oradan buradan kopyalarla, bölük-börçük soru-cevaplarla bu yolda sağlıklı mesafe almak mümkün olmaz. Hatta bu halinle sana özellikle tavsiyem; hadis ve tefsire dair eserler yerine, akâid-fıkıh ve siyere dair komprime eserler okumaya çalışmandır. Böylesi senin için daha isabetli ve daha faydalı olur, dedikten sonra -hadi hatırın kalmasın- soru diye dillendirdiğin hususlar üzerinde burada da yine bir nebze duralım.

***

“1.Cehennemin Hz.Peygamber'e sunulması ne demektir?Bir çok hadiste cennet ve ya cehennem bana arz edildi ifadeleri geçiyor bunları nasıl anlamalıyız?”

Evveliyetle sorayım; bu ifadelerde ne gibi bir müphemiyet var ki, anlamakta zorlanıyorsunuz? ‘Arz edilme’nin, ‘gösterilme’nin anlaşılamayan nasıl bir manası olabilir? Bunun, ‘mâlumu i’lâm’dan ya da ‘hâsılı tahsil’den öte nesini açıklayacağız?

Görmek, ilim vesilelerinden / öğrenme sebeplerinden biri değil midir? Sana hiç ekranda bilmediğin-görmediğin yerler arz edilip / gösterilip, sen de bakmadın mı? Ve bunun neticesinde de oraları görmüş gibi olmadın mı, öğrenmedin mi, ibret almadın mı? Oysa Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’in kaç yerinde, “Fa’tebirû yâ üli’l-ebsâr: Düşünün de ibret alın ey görecek gözleri / düşünecek akılları olanlar!” [Bk. Haşr suresi, 2] buyurmuyor mu?

Evet, hadislerden sorduğun cümleler, bu kadar basit bir ibare, anlaşılması bu denli kolay bir ifade… Pes doğrusu! Şairin dediği gibi, ‘Cehlin böylesi sehl olmaz!’

Bakıyorum gene lüzumsuz, faydasız, mâlâyâniye giren vesveselerle-tecessüslerle meşgulsün. Geç bunları kardeşim geç... Sana lazım olana bak. Boş şeylerle uğraşıp güzelim vaktini-vaktimizi israf ederek vebâle girme! 

***

“2.Kişiye ışık tutulduğunda gölgesi arkasında oluşur,hadiste ise sizin ve benim gölgemi orada(cehennemde) gördüm ifadesi beyan edilmiş,İngilizce kaynaklarda hadisteki bu ifadenin cehennemin ona 
dokunacak kadar yakın bir mesafedeymiş gibi gösterilmiş ve cehenneme bu kadar yakından tanık olmasını anlatan bir metafor(mecaz) olarak kullanıldığını bir nevi dolaylı(kinayeli)bir anlatım olduğu söylenmiş bu hususta ne dersiniz?
Açıklamanızı rica ederim.”

Bu açıklanmış olan hususun daha nesini tavzih edip açıklayacağız ki? Eedebiyattan hiç mi nasibin yok? İbarede-ifadede hakikat vardır, mecaz vardır, kinaye vardır, istiâre vardır… Ayrıca bunların dalı-budağı durumunda olan daha nice anlatım yolları-kolları vardır. İşte bunlarla alakan olmazsa, en güzel edebî üslûpla anlatılanı da anlamazsın, anlayamazsın, en azından idrâk etmekte zorlanırsın. Temel olmadan bina olmaz. Kat çıkılmaz. Bunu öğren kâfi…

Keza, Cenab-ı Hakk’ın gücü-kudreti neye kadir değildir ki, Habibi’nin (s.a.v.) ve ona tâbi olanların gölgelerini orada oluşturuvermesin?! O’nun için bunun ne gibi bir zorluğu olabilir? Kaldı ki zahiri meselelerde bile ‘müstesnalar kaideyi bozmaz’ demiyor muyuz? Onların bu istisnâi hallerini anlamakta-kavrayıp inanmakta niçin zorlanıyoruz? Bir mü’min bunları düşünüp şüphe ve tereddütlere gark olacağına, bilakis tefekkür-tezekkür ve taakkul ile imanını tezyid edemez mi?

İnanç zafiyetiyle bir yere varılmaz. Onun içindir ki, İslâm’da itikat temeldir-asıldır. Bir Müslümanın evleviyetle yapması gereken de, inancını Ehl-i Sünnet dairesinde tashih etmektir. Hem de inceden inceye… Daha Allah Teala’nın kudreti hakkında şüphesi-sıkıntısı olan birine, neyi nasıl anlatacağız?

***

“3- Üsâme b. Zeyd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Bir kimseye bir iyilik yapılırsa o kimse de iyilik yapan kimseye Allah seni dünya ve ahirette hayırla mükafatlandırsın derse şüphesiz en güzel övgüyü yapmış ve karşılığını vermiş olur.(Süneni Tirmizi,Birr,87 No:2035)
Bu bağlamda bende size;''Allah sizi ve bizi dünya ve ahirette hayırla mükafatlandırsın''diyorum.”

Evet, hiç şüphesiz hadis-i şerifte beyan buyrulduğu gibi, iyilik eden birine, ‘Allah seni dünya ve ahirette hayırla mükâfatlandırsın’ sözü tabii ki güzel bir duadır, övgüdür, teşekkür mahiyetinde bir kelâmdır. Ama inan; ben, ayet-i kerimede buyrulduğu üzere senden teşekkür de beklemiyorum, başka herhangi bir karşılık da[Bkz. İnsan (Dehr) suresi, 9] Yeter ki bu lüzumsuzluklarla pek değerli vakitlerimizi çalmaktan vaz geç güzel kardeşim! Tamam mı?

Vesselâm…

Go to top