Selamun Aleykum Halis Amca

“Her Koyun Kendi Bacağından Asılır”, sözünü kim söylemiştir, onu sorucaktım. Halis amca şimdiden ALLAH razı olsun, ALLAH 'a emanet olun. Herkese Selam..

Bir de Halis Amca şöyle bir sayfa var buraya bir bakar mısın? Adam mucizeler gerçekleştirdiğini söylüyor ve dua isteği bekliyor

Dua göndermişler ama doğru mudur bilemedim.

Müslüman da değil halbuki.. Hamza Yavaş / İzmir – Facebook

*******

Ve aleyküm selam yiğenim;

1. “Her koyun kendi bacağından asılır” sözü, atasözlerindendir. Atasözlerinin genelde söyleyenleri belli değildir. Topluma mâl olmuş anonim sözlerdir.

Atasözü; atalarımızın uzun tecrübelere dayanan hükümlerini / yargılarını, bilgece düşünce ya da öğüt olarak ifade eden ve kalıplaşmış biçimleri bulunan toplumca benimsenmiş özlü sözlerdir.

Atasözleri, biçim yönünden diğer yazı türlerine göre farklı özellikler gösterir. Hikâye, roman, şiir, deneme gibi yazı türleri pek çok cümlenin bir araya gelmesi ve anlam yönünden bütünleşmesiyle oluşur. Buna karşılık atasözleri genellikle bir, en fazla iki cümleden oluşur. Bütün duygu ve düşünceler bu tek cümleye sığdırılır. Bu cümleler kişiden kişiye değişmez. Halkın ortak malıdır ve halk tarafından aynı biçimde söylenir.

Atasözleri belli bir toplumun ve / veya bütün insanlığın yaşam felsefesidir. İnsanlarda bulunan sevgi, kıskançlık, bencillik, dostluk, düşmanlık gibi duygular cihanşümuldür (uyd. evrenseldir). Bu sebeple bu duyguları yansıtan atasözleri de âlemşümul olarak kabul edilmektedir. Dünyada pek çok milletin kullandığı atasözleri karşılaştırıldığında, bu atasözlerinin ekserisinin aynı ya da benzer olduğu görülmüştür.

Atasözleri âlemşümul değerler yanında bir millete hâs / özgü kültürel değerleri de yansıtır. Meselâ;

"Gözden ırak olan, gönülden ırak olur",

"Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur",

"Vakit nakittir" gibi atasözleri cihanşümuldür / evrenseldir. Bunlara benzer atasözlerini bütün dilerde bulmak mümkündür. Bazı atasözleri ise millîdir (uyd. ulusaldır) yani belli bir millete mahsustur. Bu atasözleri o milletin kültürünü yansıtır.

Atasözlerinin konusu: Atasözlerinin konulara çoğu zaman kullanıldıkları bölgeye ve ülkeye göre değişiklikler gösterir. Türk toplumunda tarih boyunca askerlik ve çiftçilik önemli olduğu için at, it, kurt, koyun, silah ve yiğitlik konusunda Türkçe'de pek çok atasözü vardır. Buna karşılık Alman atasözlerinde daha çok ayı, kartal gibi Almanya'nın sembolü haline gelmiş konulara yer verilir. Bu sebeplerle, atasözlerinde ‘âlemşümûl / evrensel’ ve ‘toplumsal’ düzen ile bu düzendeki iyi, kötü bütün özellikler görülür.

Sorduğun “Her koyun kendi bacağından asılır” sözü üzerinde istersen biraz duralım. Bununla atalarımız ne demek istemişlerdir, analiz etmeye çalışalım.

a. Herkes kendinden sorumludur. Kimse bir başkasının tutum ve davranışlarından sorumlu tutulamaz, demektir. Bu mananın bir bakıma dini açıdan da doğru bir yönü vardır. Allah Teala Kur’an-ı Kerim’de, “…Hiçbir günahkâr diğerinin günahını çekmez[Zümer suresi, 7] buyurur. Dünyevî bakımdan da İslâm ceza hukukunda suç ve cezanın şahsiliği esastır. Mesela siyasî suçlularla yapılan savaş, cihad ahkâmına tâbi değildir. Dolayısı ile bu kişilerin kadınları ve çocukları esir edilemez, malları ganîmet olarak alınamaz. Suçların ve cezaların şahsîliği esasına (ilkesine) binâen suçludan başkasına ceza da verilemez. Bu sözün mefhumuna bu pencereden de bakmak gerekir. Yoksa sathî (yüzeysel) bir değerlendirme ile ‘Yahudi atasözüdür’ deyip geçmek de mümkün. Aslında mevzu biraz geniş ve etraflıca, ama burada kesebiliriz. Şimdilik bu kadarı yeterlidir.

b. Kişi düştüğü zor durumdan kendisini kurtarmasını bilmelidir. Bu sözü bu anlamda da kullanabiliriz.

c. Evet bazı suçlar sadece kişiyi ilgilendirir. Bunun bedelini de yapan öder. Kimi suçlar ise kişinin kendisini aşar, çevresini ve toplumu da ilgilendirir. Bu tür suçların bedelini sadece yapan değil, koskoca bir cemiy, hatta millet öder. Bir koyun asıldığı yerden henüz kokmadan kaldırılırsa, ne âlâ; yoksa orada kokmaya başlarsa, bu koku herkesi rahatsız eder. Nitekim bazı eserlerde anlatılan şöyle hoş bir hikâye vardır:

Behlûl Dânâ tebliğ ve davet yapar; halkı uyarır, onlara vaaz ederdi. Bir gün halka doğru yolu göstermek için söylediği sözlerden rahatsız olanlar, Halife Harun Reşid'e gidip şikâyette bulundular: 

"Ey Mü'minlerin Emîri / Halifesi! Behlûl bizim yakamızı bırakmıyor. ‘Yok, öyle yapmayın, yok böyle etmeyin.’ diye her gördüğü yerde bize mutlaka bir şeyler anlatıyor. Artık bıktık, hem ‘Her koyun kendi bacağından asılır’. Bundan böyle bizi kendi hâlimize bıraksın." 

Bunun üzerine Harun Reşid, Behlûl Dânâ'yı çağırtıp;

"Halk seni bana şikâyete geldi. Onların hata ve kusurlarını olur olmaz her yerde söyleyip, onları uyarman halkı rahatsız etmiş. ‘Her koyun kendi baca ından asılır’, bizi rahat bıraksın, diyorlar." mealinde halkın şikâyetini kendisine iletti. Bunun üzerine Behlûl Dânâ hiç sesini çıkarmadan derhal oradan ayrıldı. Sonra doğru mezbahaya gitti, oradan bir koyun alıp kesti. Derisini soydu ve öylece bacaklarından evinin tavanına astı. 

Tabiî bir gün, iki gün, üç gün derken tavana asılı olan koyun yavaş-yavaş kokmaya başladı. Bir zaman sonra koku öylesine şiddetlendi ki, mahallenin her tarafına sirayet etti. Öyle ki, halk kokudan mahalleye giremeyecek hâle geldi. Havaların da sıcak olması, bir de üstüne bu ağır, berbat koku eklenince millet iyice bunaldı. Araştırıp baktılar ki, mahalleyi saran bu koku meğer Behlûl'ün evinden geliyor... Yine Harun Reşid'e şikâyete koştular:

"Efendim senin Behlûl'ün yaptığını gördünüz mü? Mahalleyi kokudan geçilmez hâle getirdi. Koyunu kesmiş evin tavanına asmış, kaç gündür öyle asılı duruyor. Onun kokusu sebebiyle kaç gündür mahallede dolaşamaz olduk." 

Bu şikâyet üzerine Harun Reşid yine Behlûl Dânâ'yı çağırttı ve ona: 

"Ey Behlûl, ne yapmışsın? Millet senden yine şikâyetçi!"

"Efendim onlar her koyun kendi bacağından asılır dememişler miydi? Öyleyse onlara ne!"

"İyi de bütün mahalleyi kokutmuşsun, mahalle kokudan geçilmez hâle gelmiş." 

Bunun üzerine Behlûl Dânâ şu cevabı verdi: 

"Efendim, onlar ‘Her koyun kendi bacağından asılır.’ demişlerdi. Öyle ama bütün mahalleye de zararı oluyormuş demek ki. Ben, bunu onları rahatsız etmek için yapmadım. Benim derdim, bir kötünün herkese zararı olduğunu onlara anlatmaktı. Sanırım anlamışlardır."

Velhâsıl, kıyamet gününde de bazıları kendi günahlarını tam olarak yüklenip taşıdıkları gibi, bilgisizce saptırdıkları, kötü yola sevk ettikleri kimselerin günahlarından da bir kısmını yüklenirler. Ne kötü bir durum! Rabbim celle şânuhu bizleri o halde olmaktan korusun.

Özetle söylemek gerekirse; bu tip sözler-deyimler baktığın açıya, yapacağın değerlendirmeye göre farklılık gösterir. O bakımdan yazarken, konuşurken yerli yerinde kullanmaya dikkat etmek gerekir.

2. Bakmamı istediğin sayfayı gördüm. Tamamen misyonerlik faaliyetiyle ilgili… Hıristiyanlık propagandası yapılıyor. Onlar için yapılabilecek dua; eğer kabiliyetleri-nasipleri varsa, Cenab-ı Hak’tan hidayetlerini istemek olur. Hayır-dua edilmez. Sana tavsiyem; bu tip sitelerden-sayfalardan uzak durmandır. Doğrular neyine yetmiyor ki eğrilerle uğraşasın. Kaldı ki ayıklayacak konumda da değilsin. Rabbim (c.c.) muhafaza buyursun. 

Go to top