selamün aleyküm hocam abdulkadir geylani ks fuzuyat-ı rabbaniye eserinde şeyh ksa bir manzumesi var müridim beni denizde karada çağırsan yetişirim diyor bu manzumesini nerden buluruz.. Gökhan Esmaoğlu - Messenger
*******
Ve aleyküm selam kardeşim;
Abdülkadir Geylanî (k.s.) hazretlerine atfedilen söz konusu beyitler, Eşrefoğlu Rumî (k.s.) hazretlerinin tasavvufa dair eserleri Müzekk'in-Nüfûs’ta mevcuttur. [Sağlam Kitabevi, İstanbul, s. 393] Çok lâzımsa oradan bakabilirsiniz.
Bahsettiğiniz manzumenin tamamı 38 mısra’dır. Bunların sadece birkaç mısra’ını nakletmek isterim. Hepsini burada iktibas etmenin faydalı olacağı kanaatinde değilim. Zira diğer mısralar içinde muhteviyâtı itibariyle, tasavvufun bizzat içinde olup nûr-i İlâhî ve feyz-i Muhammedî ile alâkadar olmayanların yanlış anlamalarına müsait kelime-kavram ve ifadeler vardır. Bunlar, tasavvufu hâl olarak yaşayıp belli makam ve mertebelere henüz vâsıl olamamış kimselere kaal ve kalemle izah edilip kolayca anlaşılabilecek beyitler değildir. Ayrıca çok lüzumlu oldukları da söylenemez. Kısacası, mâneviyat erbâbı büyüklerin, edebiyattan mülemma’ tarziyle söyledikleri, “Men lem yezûq / Bilmez yazık” düstûru çerçevesine giren hususlardır bunlar...
Bahis mevzuu mısra’lardan, sizin de kısaca zikrettiğiniz kısım (mealen) şöyledir:
“Denizde ve karada müridim bir defa çağırsa;
‘Yâ Abdelkadir Geylânî yetiş’ deyu,
Onun engellerinin hepsini ber-taraf eder,
kendini kurtarırım; ona bir anda yetişirim.”
Bazı kayıtlarda da bu;
“Müridim ister Doğu’da olsun ister Batı’da
Hangi yerde olsa da yetişirim imdâda” ifadeleriyle yer alır.
Bu sözler, o mübarek zâtın manevi makam ve mertebesinin ulviyetine, tasarrufunun büyüklüğüne delâlet ve işaret etmektedir. Ancak günümüzde, onun bu salâhiyetleri kime devrettiği, hangi yol ve vâris-i Rasûl yediyle icra olunduğu, kendilerinin rûhaniyet itibariyle nelerle meşgul bulunduğu ise ayrı bir muammâdır, bahs-i diğerdir. Detaylı bilgi için bkz. http://halisece.com/islami-makaleler/334-ilim-amel-ihlas-ve-kulu-allaha-kavusturan-yollar.html
Size tavsiyem; bu ve emsâli mevzularla meşgul olmak yerine itikat, amel ve ihlâsınızı (ahlâkınızı) Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat âlim ve mutasavvıflarının görüşleri istikametinde tashih ve tanzim ile hayatınızı idame ettirmeye gayret etmenizdir. Bir an evvel tahsil-i ulûm ve maârifinizi ikmâl edip Allah yolundaki hizmetlerde yerinizi almanızdır.
Unutmamak gerekir ki; kaal ile bir yere varılmaz. Aslolan hâldir. Onun içindir ki, tasavvufun bir adı da “ilm-i hâl”dir.
Vesselâm…