selamün aleyküm hocam önce hayırlı ramazanlar diliyorum ben bir daha dinden bahsetmicem diye yemin ettim kefareti varmıdır Gökhan Esmaoğlu – Facebook
*******
Ve aleyküm selam kardeşim;
Dinden bahsetmek nedir?
Yerine göre ilim öğrenmiktir, yerine göre talim ve terbiyedir / öğretmektir, yerine göre emr-i bi’l-mâruf nehy-i ani’l-münkerdir vs...
Öyle değil mi?
O halde bir Müslüman, nasıl olur da ‘ben bir daha dinden bahsetmicem diye yemin ettim’ diyebilir?! Bu hangi akla hizmettir, hangi salim mantıkla / sağduyuyla imtizaç edilebir?
Kısacası hem yeminini bozacak, dinden bahsetmen gereken zaman ve zeminde bahsedeceksin, hem de yemin keffareteni ödeyeceksin.
***
A ç ı k l a m a
Bir defa bu yemin, yeminlerin Yemin-i Mün'akide kısmına girer, yani söz yeminidir. Gerçekleşmesi mümkün bulunan ve geleceğe ait olan bir şey hakkında yapılan yemindir. ‘Vallahi ben yarın borcumu vereceğim, vallahi ben falan kimse ile konuşmayacağım’ denilmesi gibi. Bu yemin yapılacak veya yapılmayacak bir işe Allah’ı şahit tutmak manasına geldiği için, âdeta yemin edilen hususta Allah’a söz verilmiş olmaktadır.
Söz yemininde aslolan yemine bağlı kalmaktır. Böyle bir yemine riayet edildiği takdirde keffaret gerekmez. Fakat yemin bozulursa, keffaret gerekir. Mesela ‘Allah’a yemin olsun artık sigara içmeyeceğim’ şeklinde yemin eden bir kişi, sigara içerse, yeminini bozmuş olur. Böyle bir kişi hem yemini bozduğu için günaha girer, hem de bundan dolayı yemin keffareti ödemekle yükümlü hâle gelir. Bu tür yeminlere riayet edilmemesinden dolayı keffaret gerekir.
Ancak, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, söz yeminine riayet edildiği takdirde, bir takım hakların zâyi olması, bazı haksızlıklara sebep olunması, genel bir zararın ortaya çıkacak olması, dinî yahut dünyevî bir takım vazife ve sorumlulukların yerine getirilememesi söz konusu olacaksa, bu yemin bozulur ve yemin keffareti ödenir. Ayrıca pişmanlıkla, tevbe ve istiğfarla Cenab-ı Hak'tan af dilenir.
Söz yemininde, farz olan bir ibadeti terk etmemek, bir haramı işlememek gibi dini vecibeleri yerine getirme veya haramlardan sakınma nev’inden işler için yapılan yeminlere bağlı kalınması ve yeminin bozulmaması gerekir. Bu nevi yeminlerin bozulması hem keffaret gerektirir hem de günaha sebep olur. Kişinin nedametle tevbe ve istiğfar etmesi gerekir. Ayrıca yemin keffareti öder.
Bazı yeminlerin ise dinen bozulması gerekir. Söz gelimi namaz kılmamak, içki içmek, adam öldürmek gibi Allah’ın haram kıldığı bir şeyi yapmaya yemin eden kişinin bu yeminini bozması gerekir. Bu, dini bir zorunluluktur. Böyle bir kişinin yeminini bozması sonra da yemininin keffaretini vermesi ve böyle bir yemin ettiği için de Cenab-ı Hakka tevbe ve istiğfar edip bağışlanma dilemesi gerekir. Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz; hayır yapmamaya yemin eden bazı kişileri uyarmış [Buhâri, Sahih, Sulh, 10, III, 170; Müslim, Sahih, Müsakat (22) 19, Hadis No:1557, II, 1192] ve “…Kim bir iş için yemin eder de sonra ondan başkasını yapmakta hayır görürse, daha hayırlı gördüğü ne ise onu yapsın ve ettiği yemin için de kefâret ödesin" buyurmuştur. [Buhârî, Sahih, Ahkâm 5, 6, VIII, 106, Eymân 1, VII, 216; Müslim, Sahih, Eyman (27) 19, (1652) II, 1274]
"Allah'a yemin olsun ki, bir kişinin ailesine eziyet verecek yemininde ısrar etmesi, Allah katında, yeminini bozup da Allah'ın farz kıldığı keffareti vermesinden daha büyük günahtır." buyurmuştur. [Müslim, Sahih, Eyman, 26, II,1276, Hadis no: 1654]
‘İyilik etmemek, takvaya sarılmamak, insanlar arasını ıslah etmemek yolundaki yeminlerinize Allah’ı siper yapmayın. Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. ‘ Allah sizi, kasıtsız yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz, fakat sizi kalplerinizin kazandığı (bile bile yaptığınız) yeminlerden sorumlu tutar. Allah çok bağışlayandır, halîmdir. (Hemen cezalandırmaz, mühlet verir)’ [Bakara suresi, 224-225] anlamındaki ayetlerde yeminler bahane edilerek iyilik etme, fenalıktan korunma, dargınlıkları barıştırma gibi hayırlı işlerde -hâşâ- Allah’ı ortada bir engel gibi tutmaya çalışmanın yanlışlığına işaret edilmektedir.
Demek ki güzel ve hayırlı işleri yapmayacağına yemin edip de Allah’ı bunlara engel göstermeye kalkışmak yanlıştır. Burada iki türlü çirkinlik vardır:
Biri, bir takım hayırlı ve iyi işleri yapmaktan uzak kalmak, diğeri ise hayırdan uzak kalmaya bahane olarak yeminini göstermektir. Böyle bir yemine Allah’ın rızası olmadığı halde güya Allah’a verdiği sözü yerine getirme adına iyilik ve hayırdan uzak kalmak ve güya iyilik ve hayır yapmak istiyor da, yemini olduğu için yapamıyor imajı vermek… Bu ayetlerde bu tür çirkinliklere kapı açacak anlayışlar reddedilmektedir.
Yemin keffareti
Hâsılı, kişinin gelecekte bir şeyi yapacağına veya yapmayacağına dair ettiği yeminin (mün’akide yemin) bozulması halinde keffaret gerekir.
“Allah, boş bulunarak ettiğiniz yeminlerle sizi sorumlu tutmaz. Ama bile bile yaptığınız yeminlerle sizi sorumlu tutar. Bu durumda yeminin keffareti ailenize yedirdiğinizin orta hallisinden on yoksulu doyurmak yahut onları giydirmek ya da bir köle azat etmektir. Kim (bu imkânı) bulamazsa onun keffareti üç gün oruç tutmaktır. İşte yemin ettiğiniz vakit yeminlerinizin keffareti budur. Yeminlerinizi koruyun. Allah size ayetlerini işte böyle açıklıyor ki şükredesiniz” [Mâide suresi, 89] mealindeki ayet, bu keffaretin nasıl yerine getirileceğini açıklamaktadır.
Günümüzde yemînin keffâreti, on fakiri sabah akşam günde iki öğün doyurmak yahut bir fıtır sadakası miktarından az olmamak üzere, yiyecek bedelini kendilerine vermek veya on fakiri giydirmektir. Bunlardan birini yapmaya gücü yetmeyenler ise, yemin keffareti olarak, ard arda üç gün oruç tutarlar.
Normalde keffaret, yemin bozulduktan sonra ödenir. Söz gelimi ‘Allah’a yemin olsun, şu işi yapacağım veya yapmayacağım’ şeklinde yemin ettikten sonra herhangi bir sebeple bu yeminini tutamayan ve bozan kimsenin yemin keffareti ödemesi gerekir.
Bir şeyi yapmamak için yemin eden bir kimsenin yeminine uyması gerekir. Ancak yemine uyulduğu takdirde, bir vazife veya bir iyiliğin yapılmaması gibi bir şey söz konusu ise, sizin yemininizde olduğu gibi, o o zaman yemin bozulur, sonra da keffaret verilir.
Fakat dinen yapılması sakıncalı olan bir şeyi yapmamak için yapılan yemine uymak gerekir. Böyle bir yemini bozan kimsenin de yemin keffareti ödemesi ve Cenab-ı Hak'tan af dilemesi gerekir. Haram işlemek, ibâdet yapmamak gibi dinen yasaklanmış şeyleri işlemek için yemin eden kişi, hemen yeminini bozmalı ve yemin keffareti vermelidir.
Keffaretler, bir yönüyle dünyevi açıdan bir cezadır, uhrevi açıdan da yemini bozmaktan dolayı ahirette karşılaşılacak cezadan kurtuluş için bir ibadettir.