9 sene once altinlarimi borc aldilar. Vercez vercez uzattilar bu kadar uzun zamn icin vermemistim, cunku cok ihtiyacm vardi.. Simdi verdiler zekat dusuyor mu? Dusuyorsa herseneki altin fiyatina gore hesaplattirsak olur mu?
Gecmis dokuz senenin zekatini bu seneden hesablayip mi verecek?
Ben deyn-i zaif olmuyor dedim, dokuz senenin zekatini bu seneden verecek dedim, dogru mu?
Soru: Bir okuyucu tarafından tevcih olundu. Kategori: Soru - Cevap
*******
Her senenin zekâtını altın üzerinden hesap edip o miktar veya onun mukabili olan parayı ödemeniz gerekir. Aşağıdaki açıklamayı dikkate alıp, her senenin zekâtını düştükten sonra kalan mikatara (bakiye ana paraya) göre zekâtını hesaplarsınız.
Evet, söylediğiniz gibi bu zayıf da değil, hatta orta da değil, kuvvetli bir alacak sayılır. Ödeneceği umulan, ödenmesinden ümit kesilmiş olmayan (çekli-senetli veya sağlam söze dayalı) bir alacak... Binaenaleyh bunun zekâtı, Hanefîler başta olmak üzere müçtehitlerin çoğuna göre, her yıl alacaklı tarafından ödenir. Ama mademki daha önceki yıllarda ödememişsiniz, şimdi geçmiş yılların tamamının zekâtını ödemeniz lazımdır. Yani geri ödeneceği kesin olan alacakların, her yıl alacaklı tarafından zekâtlarının ödenmesi gerekir. Alacak tahsil edilmeden önce zekâtı verilmemişse, tahsil edildikten sonra, geçmiş yıllara ait zekâtlar da ödenmelidir mutlaka...
İnkâr edilen veya geri alınma ihtimâli olmayan alacakların ise her yıl zekâtının verilmesi gerekmez. Şayet böyle bir alacak daha sonra tahsil edilirse; alacaklı, bu tarihten itibaren zekât mükellefi olur, geçmiş yıllar için zekât ödemez.
Eğer alacaklı olduğumuz kişi inkâr etmiyorsa, bu alacağı aldığımız zaman geçmiş yılların da zekâtını hesaplayıp vermemiz icap eder. İnkâr ediyorsa şayet, aldığımız-alabildiğimiz yıldan itibaren zekâtını veriririz.
Dilerseniz ‘kuvvetli alacak ve zekâtı’ üzerinde biraz etraflıca duralım...
Bunlar, borç olarak verilen paralar ile ticaret mallarının bedeli olan alacaklardır. Bu alacaklar, yukarıda da belirttiğimiz üzere borçlular tarafından ikrar edilince, tahsil edildikleri zaman geçmiş senelere ait zekâtları da verilmek gerekir. Şöyle ki:
Bir kimsenin iki sene müddetle üzerinde olup ikrar (kabul) ettiği on bin lira borcu, kendisinden tahsil edilince, geçen o iki yıla ait zekâtı vermek gerekir. Bu halde, bu on bin lira kıymetçe mesela bin dirhem gümüşe eşit olsa, bundan birinci sene için 250 lira veya 25 dirhem gümüş (kırkta bir / % 2,5) zekât verilir. Geri kalan 9750 liradan da ikinci sene için İmam-ı Azam'a (rh.) göre 240 lira veya 24 dirhem gümüş verilir ki, bu miktar küsur olan on beş dirhem hariç kalmak üzere 9750 dirhemin kırkta birine eşittir. İmâmeyn’e (rahımehumallah) göre ise 243 lira 30 kuruş zekât vermek gerekir. Çünkü küsur kalan on beş dirhem de kırkta bir nisbetinde zekâta tabidir.
Böyle kuvvetli bir borç (başkası üzerinde alacak) olup da üzerinden sene geçmiş ise, bundan en az kırk dirhem miktarı tahsil edilirse, bunun zekâtı hemen verilir. Bundan az tahsil edilirse, hemen zekâtının verilmesi gerekmez. Ancak bu miktar borcu tahsil eden kimsenin başka zekât malı varsa onunla beraber bunun da zekâtını verir. Fakat böyle bir borç inkâr edilmekte ise, tahsil edildiği zaman geçmiş yıllara ait zekâtı, İmam Muhammed'e (rh.) göre gerekmez. Alacaklının elinde senet-çek veya şâhit bulunması bu hükmü değiştirmez. Çünkü her delil hâkim için geçerli olmaz. Herkes de dava açıp delillerini ortaya koyamaz. Sahih kabul edilen görüş budur.
Detaylar için ayrıca bkz. http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/3283-alacaklarin-zekati-nasil-verilir.html
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/3291-zekati-gereken-mallar-ve-olculer-neden-farkli.html