Selamün aleyküm hocam, ben birkaç yıl önce ağır bir hastalık geçirdim, böbreğimin birini aldılar. Doktor bana oruç tutmamım öbür böbreğimi susuz bırakabileceğini bunun da sağlığımı kötü etkileyeceğini ve bu yüzden oruç tutmamamı söyledi. Oruç tutmadığımda ise büyük bir suçluluk duuyuyor ve kendimi çok kötü hissediyorum. Dinen tutmalı mıyım, tutmamalı mıyım? Şayet tutmayacak olursam ne yapmam lazım?
Soru: Belma Dolunay tarafından yazıldı Kategori: Soru – Cevap
*******
Ve aleyküm selam kardeşim;
Mesleğinde mâhir, alanında uzman ve dindar bir doktorun / doktorların, oruç tutmasının sağlık açısından zararlı olacağı teşhisini koyduğu bir hasta, Ramazan ayında oruç tutmayabilir. [Merğinânî, el-Hidaye, I, 126; İbnÂbidin, Reddu’l-muhtâr, II, 116]
Oruçlu kişi hastalanır, oruç sebebiyle hastalığının artacağından ya da şifâsının gecikeceğinden korkarsa veya oruç sebebiyle şiddetli bir meşakkatle karşılaşırsa, üç mezhep imamına (Hanefî, Şâfiî, Mâlikî) göre orucunu açması caiz olur. Hanbelîler ise, bu durumdaki kimsenin orucunu açmasının sünnet, oruç tutmasınınsa mekruh olacağını söylemişlerdir. [Bkz. Bilmen, Ömer Nasuhi, Büyük İslam İlmihali, Oruç bahsi]
Şayet kişinin hastalığı geçici ise, tutmadığı oruçlarını iyileşince kaza eder. Hastalığı kalıcı ise tutamadığı oruçlar için fidye verir. Oruç hakkındaki bu fidye, Kitap’la sabittir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:
“Sayılı günler olarak (oruç size farz kılındı)! Fakat içinizden kim hasta olur veya yolculukta bulunursa, artık (tutamadığı günler) sayısınca başka günler(de oruç tutsun)! Ona gücü yetmeyenlerin üzerine ise, (tutamadıkları her gün için) bir fakirin (bir günlük) yiyeceği kadar fidye (verme borcu) vardır. Buna rağmen kim gönlünden koparak bir hayır işlerse (daha fazla verirse), o takdirde bu, onun için daha hayırlıdır. Bununla beraber bilirseniz, (güçlüğüne rağmen) oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.” [Bakara suresi, 184]
Fidye, hasta olan bir Müslümanın tutamadığı her güne karşılık verilir. Kaç gün tutamadıysa o kadar, eğer ayın tamamını tutamaşısa bir aylık fidye verilir.
İbadette meydana gelen bir noksanlığa karşılık olarak verilen mal ve bedele fidye denir. Başka bir tarifle "Fidye, bir şeyin yerinde geçerli olmak üzere verilen bedel demektir." [Elmalı’lı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, I, 631]
Meselâ oruç tutamayacak kadar hasta olan bir Müslüman tutamadığı her güne karşılık bir fidye verir. Bu, oruç yerine geçerli bir bedeldir. Fidyenin tutarı aynen fitre kadardır.
Fidyeler Ramazan-ı şerifin başlangıcında verilebileceği gibi, Ramazanın içinde veya sonunda da verilebilir.
Fidyenin tamamı bir fakire topluca verilebileceği gibi, ayrı ayrı fakirlere de verilebilir.
Bu durumda olan kimseler, fidye vermeye de gücü yetmiyorsa tevbe ve istiğfar ile Allahu Teâla’dan bağışlanmalarını isterler. Bu hususta detaylı bilgi için bkz. http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/1197-kaza-namazi-ve-oruc-keffareti-hakkinda-kur-an-da-delil-var-mi.html
Dikkat:
Oruç tutmaya gücü yetmeyen yaşlılar ile iyileşme ümidi olmayan hastalar, ileride tutabilecek duruma gelirlerse, fidyelerini vermiş bile olsalar tutamadıkları oruçları kaza etmeleri gerekir [Kâsânî, el-Bedâi, 1, 60; Merğinânî, el-Hidâye, Beyrut 1990, 1, 137]
Önceden verdikleri fidyelerin hükmü kalmaz, bunlar nafile bağış (sadaka) sayılır.