Hocam nasılsınız? Seferi konusu ile alakalı daha öncede konuşmuştuk. Sitedeki konuyuda inceleme imkanım oldu. Sefere niyet edilmediği sürece kişi dünyayı dolansa seferi hükmü geçerli değildir diye okudum. İşimiz gereği bazı zaman aniden çıkış yapıp merkeze gitmemiz gerekiyor. Bu telaş içerisinde çıkış noktamızda niyet etmeyi unuttuğum zamanlar oluyor. Ta ki merkezde namaza duracığım vakit seferi olduğum hatırıma geliyor ve farzı iki rekat kılıyorum. Özetle seferiye niyet vaktin namazına kadar yapılsa sıkıntı olur mu Hocam? Allah razı olsun.

Soru: Fazıl Karataş tarafından yazıldı. Kategori: Soru - Cevap

*******

Selamün aleyküm kardeşim; teşekkür ederim, sağlığınız ve muvaffakıyetiniz-muzafferiyetiniz için duacıyım. Rabbim (c.c.) yâr ve yardımcınız olsun.

Sorunuzun kısa cevabı; evet sefer için niyet şarttır, niyet de kalp işidir mâlumunuz. Bahsettiğiniz sefer müddeti dâhilinde olan yere gitmeye karar vermeniz esasen niyettir. Fakat sizin durumunuz biraz farklılık arz ediyor. Çünkü siz bildiğim kadarıyla metbû (müdür-âmir) değil, tâbi (memur) olduğunuza göre, bu mevzuda metbûnun niyeti esastır, geçerlidir. Ona tâbi olanların / emri altındakilerin niyetine itibar olunmaz. Aşağıda açıklanacağı üzere, bunu da dikkate almanız, durumu âmirinize sorup ona göre hareket etmeniz, hükmünüzü (misafir mi mukim mi olduğunuzu) belirlemeniz gerekir.

Bilindiği gibi Hanefilere göre seferî olan birisinin, dört rak’atli farzları iki kılması lâzımdır. Ancak dört olarak da kılsa namazı sahihtir / geçerlidir. Şâfiîlerde ise, yolcu bile olsa tam kılmak daha faydalıdır. Farz edelim ki gerçekten seferî olduğumuz halde namazı tam kılsak bile, biz Hanefîlerin namazımız geçerlidir. Eğer gerçekten seferî değilsek, bu durumda iki kılmak namazımızı bozar.O halde ihtiyaten dört kılmanın daha isabetli olacağını söyleyebiliriz.

Bilmem anlatabildim mi?

***

A ç ı k l a m a

Bilindiği gibi namazı kasr / kısaltmak için en başta yolculuğa / sefere niyet şarttır. Yolculuğa niyet edilmeksizin namaz kasredilmez.

Niyetin sahih olması için ise, seferin, yani, yolculuğun başından itibaren 3 günlük mesafeye gidişe niyet etmek lâzımdır. Geri dönüş müddeti hesaba katılmaz, sadece gidiş süresi (gidilecek yere varış müddeti) üç günü (takribi olarak 90 km’yi) bulmalıdır.

Başıboş olarak gezintiye çıkıp nereye gideceğini bilemeyen, bir yol hedefi olmayan kimse, 3 günlük mesafeden fazla yol alsa bile, sefer niyeti olmadığı için namazlarını kasr edemez, tam kılar.

Ayrıca sefer ve ikamet hallerinde, yukarıda da belirttiğimiz üzere, metbû yani kendisine uyulan kimsenin niyeti geçerlidir. Ona uyanın (tâbi olanın) niyetine itibar yoktur. Onun için asker kumandanının, köle efendisinin, işçi işverenin, öğrenci hocasının, peşin olan nikâh bedelini almış bulunan kadın kocasının niyetine göre mukim veya misafir olur.

Sefer hususunda henüz büluğ çağına ermemiş çocuğun niyeti geçerli değildir. Bunun için böyle bir çocuk hakkında sefer hükümleri uygulanmaz. Çünkü sefer hususunda, sefer müddeti olan bir mesafeye gitmeyi niyet etmek şart olduğu gibi, fikrinde hür / özgür olmak ve büluğ çağına da ermiş bulunmak şarttır

Sefer halinde bulunan bir kimse, tâbi bulunduğu şahsın niyetini, nereye kadar gideceğini bilmediği ve sorusuna da cevap alamadığı takdirde, üç günlük mesafeye gidinceye kadar namazlarını tam kılar; ondan sonra kasra (kısaltmaya) başlar. Düşman eline esir düşen bir Müslüman hakkında da hüküm böyledir. Herhangi bir sebepten dolayı soru sorulamaması da soruya cevap alınamaması gibidir.

Bu meselede (sefer mevzuunda) en büyük idareci (sultan, başkan, reis) de, diğer insanlar gibidir. Buna göre bir idareci (ve maiyetindekiler), sefer müddeti olan bir yolculuğa niyet etmeksizin memleketi dâhilinde dolaşıp dursa / dursalar, namazlarını tam kılar. Fakat sefer müddeti olan bir yere gitmeyi niyet edip dolaşırsa, namazlarını kısaltır. Sahih olan budur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ve Hulefâ-i Râşidîn (r.anhum) hazeratı (O’nun dört halifesi), Medine-i Münevvere'den Mekke-i Mükerreme'ye gidince, dört rek’atli farz namazları ikişer rek’at olarak kılarlardı.

Go to top