Selamun aleyküm hocam; birisine para verdim, o parayı zaman aşımından dolayı faizli verdi.. Ben bunu istemiyorum; bu faizi başkasına versem, bana ya da verdiğim kişiye bir günahı var mı? Veya bu faizi ne yapmalıyım? Sevabı lazım değil, günahından kurtulayım. Yardımcı olursanız sevinirim hocam. Bir arkadaşımın sorunu bu. Yıldızım Hasret - Facebook
*******
Ve aleyküm selam kardeşim;
Alacağınızı sabit değer üzerinden hesap edersiniz.
Mesela verdiğiniz parayla o tarihte ne kadar altın alınabiliyor idiyse, alacağınızı tahsil ederken de o miktar altının karşılığı olan meblağı alırsınız. İmam Ebu Yusuf’un (rh.) içtihadı bu yöndedir. Tabii fazlasını da kendisine iade edersiniz. Bu işin en sağlıklı en adaletli ve en kestirme yolu budur; böylece faiz derdinden de kurtulmuş olursunuz. Yoksa, sen bana sıkıntılı anımda yardımcı olmuştun, ben de bunu sana faiziyle ödeyeyeyim demek caiz olmaz. Buna dinimiz müsaade etmez.
Kısacası alacaklar tahsil edilirken, borçlar ödenirken enflasyon farkının da ödenmesi gerekir. Enflasyon farkı faiz hükmünde değildir. Aksi halde alınan borç eksik ödenmiş, alacaklının hakkı yenmiş olur.
Ancak şu olabilir; borçlu ana parayı yani aldığı meblağı öder, ayrıca kendi içinden geldiği şekilde belirleyeceği bir miktarı ya da herhangi bir şeyi, memnuniyetinden dolayı hediye olarak verebilir. Bu da caiz olur. Bilindiği üzere dinimiz, hedileşmeyi hem tecviz hem de teşvik etmiştir. Dolayısiyle borçlunun kendiliğinden vereceği fazlalık veya başka bir cins maldan tek yanlı istekle ilave edeceği bir hediye faiz sayılmaz. Meselâ; ödünç bir parayı verirken, “yıl sonunda yüzde şu kadar fazlası ile geri alırım” demek, bu fazlalığı faiz yaparken, böyle birşey konuşulmaksızın, borçlu yıl sonunda kendiliğinden fazla bir şey verse bu faiz olmaz. Çünkü ödemek zorunda olmadığı bir fazlalığı kendi isteği ile üstlenmiş ve bir teberru olarak vermiş / bağışlamış olur. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimizin de borcunu ziyade ederek ödediği ve “Sizin en hayırlınız, borcunu en güzel şekilde ödeyeninizdir” [Buhârî, Sahih, İstikrâz, 4] buyurduğu nakledilmiştir.
Fakat enflasyona ve bütün bu cevaz hükümlerine rağmen yine de ben yalnızca TL üzerinden verdiğim miktarı almak isterim diyecek olursanız, bu da sizin cömertliğiniz, iyilikseverliğiniz-yardımseverliğiniz olur ki, İmam-ı Azam (rh.) hazretlerinin içtihadı da böyledir, yani boçlunun lehinedir.
Ama borçlu illa da fazlalığı takdim eder, bir teberru olarak vermek isterse; gönlünün öyle rahat edeceğini söyler ve siz de almak durumunda kalırsanız, onu kendinize ve çoluk çocuğunuza harcamayıp fakirlere yahut bir hayır kurumuna verirsiniz/verebilirsiniz. Bu da aliyyü’l-a’lâ olur. Sizin de kalbiniz huzur bulmuş olur.