Hocam, karla kışla soğukla aranızın iyi olmadığını bir yazınızdan anımsıyorum, ama geçmiş yıllardaki edebi yazılarınız aklıma geldi bir an için ve acaba kar üzerine de bir yazınız var mı ya da yazmayı düşünür müsünüz diye bir hatırlatmak istemiştim. Slm ve syglar.. eski bir okurunuz.
*******
Kar’ın güzelliklerini, ihtişamını, o enfes manzarasını tasvir eden bir yazımız var aslında... Geçmiş yıllarda kaleme almış idik. Şöyle başlıyordu:
“Kıştan-soğuktan pek de hazzetmememe rağmen, bu günlerde gönlüm, özellikle doğu ve iç anadolu bölgelerimizde ekranda gördüğüm uçsuz bucaksız, göz alabildiğince beyazlıkları/kar'ı özlüyor. Buz tutmuş nehirleri-ırmakları, çayları-dereleri, hatta bir zamanlar (1954) donan Boğaz’ın durumunu düşünüyorum... Kuzey denizlerinin o ufuk çizgisine doğru göz alabildiğine uzanan beyaz bir ova gibi görünüm arz eden manzarasını hayal ediyorum…
Aslında nehirleri-dereleri, denizleri-gölleri, hatta yapay olanlarını-barajları bile uzun uzun seyretmeyi severim. Hele hele derelerin, ilkbaharda şırıl şırıl akışını, çayların-ırmakların çağlayanlarını seyredip dinlerken, dinlenir, gerçekten mest olurum. Kendimden geçer farklı dünyalara, hülyalara dalarım. Son zamanlarda farkettim ki, bütün bunların donmuş hallerini seyretmek de başbaşka bir keyif veriyor insana......”
Linkini veriyorum; bakabilir, devamını da zevkle okuyabilirsiniz elbette… Mukabil selam ve muhabbetler...
http://www.halisece.com/muhtelif/16-edebiyat/462-ucsuz-bucaksiz-lekesiz-bir-beyazlik.html