Ticari malların zekatı kırkta bir oranında verildiği halde, neden toprak mahsullerinden onda bir veya yirmide bir alınmaktadır; bunun hikmeti nedir? Çiftçiler, Kuyumcu ve tüccarlardan çok daha zengin midir de daha fazla zekat veriyorlar? Emre Karkar

 

*******

Bunun sebebi de hikmeti de Şâri’ öyle emrettiği içindir. Taabbudî bir emir olup, ta’lîlî değildir; dolayısiyle nedeni, niçini aranmaz.

Yani zekâtta nisap miktarının altın ve ticari mallarda kırkta bir olduğu hususu, Rasûl-i Ekrem efendimizin (s.a.v.) ve sahabenin (r.anhum) beyanları ile sabittir. Binaenaleyh altın ve gümüşte, ticari mallarda farz olan zekat miktarı 1/40 (kırkta bir), yani yüzde iki buçuk (%2,5)'tur. Dolayısiyle kişi, iki yüz dirhem paraya sahip olup bu paranın da üzerinden bir yıl geçince, bundan beş dirhem zekat vermek farzdır. Yirmi miskalde ise yarım dirhem gerekir. Bu görüşün dayandığı delil, bu hususta sabit olan hadislerdir. Bunlardan biri Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) Hz. Ali’ye (r.a.) söylediği şu hadis-i şeriftir:

“Senin iki yüz dirhemin olduğu ve üzerinden bir yıl geçtiği zaman, bundan beş dirhem zekat vermen icap eder. Yirmi dinar oluncaya kadar da altın paradan sana bir şey lazım gelmez. Yirmi dinarın olduğu ve üzerinden bir yıl geçtiği zaman bu paradan yarım dinar zekat vermen gerekir”. [Bu hadisi Ebu Dâvud ve Beyhakî rivayet etmişlerdir. Neylü’l-Evtar, 4, 138]

Yine Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Her kırk dirhemden bir dirhem paranızın zekatını verin. İki yüze tamamlanıncaya kadar size bir şey vermek gerekmez. Para iki yüz dirhem olunca bundan beş dirhem zekat vermek gerekir. Fazlası bu hesaba göre zekata tabidir”. [Bu hadisi Ebu Davud Hz Ali ile İbn ömer’den (r.anhuma) rivayet etmiştir. Bkz. Vehbe Zuhaylî, Fıkhu’l-İslâmî…]

***

Öşr’e gelince…

Bunun nisap miktarı hakkında hadîs-i şerifte şöyle buyrulmuştur:

“Nehirlerin ve yağmur sularının suladığı mahsullerde öşür (onda bir), hayvanla sulanan [parayla sulanıp masraf edilen] mahsullerde yarım öşür (yirmide bir) vardır. [Sahîh-i Müslim Terc. ve Şerhi, Ahmed Davudoğlu, İst., 1977, 5, 280]

Ümmetin icmâ‘ı da bu yönde olmuştur.

 

Go to top