Halis ECE
Dünyada çok şeyler değişiyor, hem de çok sür’atli bir şekilde… Ama memleketimizde bazı şeyler hiç değişmiyor... Aradan bir buçuk asırdan fazla zaman geçse bile… Hemen hemen aynı şeyler hâlâ aynı hararetle tartışılıp konuşulabiliyor, bıkmadan-usanmadan…
Nitekim yüz elli küsur yıl önce, memleketin en mühim meselesi, Meclis-i Maârif (bugünkü Talim Terbiye Kurulu) a‘zâsı olan Şinasi'nin sakalıydı. Saray tarafından zekâsı ve çalışkanlığı tesbit edilerek, bilgisini-görgüsünü artırması için, Fransa'ya gönderilen Şinasi, dönüşünde Meclis-i Maârif'e tâyin olunmuştu. Bir gün, Meclis toplantısına Şinasi'nin sakalsız geldiği görüldü. Bundan sonrasını o devrin bütün vak‘alarını teferruâtıyla nakleden yed-i tûlâ sahibi, büyük devlet adamı Ahmed Cevdet Paşa'nın “Tezâkir”inden tâkip edelim:
“Meclis-i Maârif a‘zâsından Şinasi Efendi, sakalını tıraş etmiş olduğu halde meclise gelmiş olduğundan, rütbesi ref‘ ile meclis a‘zâlığından tard olundu.” (1)
O gün, nasıl olmuşsa, bazı çevreler her yetişkin erkeğin sakallı olmasına karar vermiş… Ve bilhassa devlet memurlarının tıraşlı dolaşmasını ‘mevzûâta aykırı’ bulmuşlar… Şinasi de, muhtemelen, Paris'te yaşadığı dönemde görüp özendiği Batılı erkekler gibi tıraş olmaya kalkınca, ‘aykırılığı’ Saray'a kadar duyurulup, devlet memuriyetinden atılması temin edilmiş... Aynen bugün, hanımların başörtüsü ve erkeklerin sakalıyla alâkalı alınan tavır ve neticeleri gibi...
Demek ki bazı şeyler, zihniyet değişikliği olmadan, aradan yüz elli küsur yıl da geçse değişmiyor, değişemiyor ya da bir türlü değiştirilemiyor.
Şinasi vak‘asının günümüzle benzerliği, sadece sakalın tıraşıyla da kalmıyor... Tıpkı, bazı başörtülü hanımların, bulundukları müesseselerde hizmetlerine devam, tahsillerini ikmâl ve itmam edebilmeleri için, “Başını örtmesi sağlığı bakımından zorunludur” yazan doktor raporu almaları gibi, Şinasi de, sakalını kesmesinin sebebini, “sağlık” meselesiyle izah eden tabip raporları almıştı... İkisi de askerî tabip olan doktorları, “Şinasi Efendi'nin mâruz kaldığı cilt hastalığının tedavisi, sakalının geçici olarak tıraş olunmasıydı” (2)tarzında raporlar vermişlerdi.
Nitekim Cevdet Paşa, aynı tezkirenin devamında, “Bunun sakalını tıraş etmesi ise, mübtelâ olduğu bir maraza mu‘âlece için olduğu sonradan anlaşıldı” diyor.
***
Yüz elli yıl aradan sonra bile hiç değişmeyen bu iki tabloda tek fark şu:
Yüz elli küsur yıl önce sakalını kestiği için Şinasi'yi memuriyetten azledenler, getirdiği tabip raporlarına itiraz etmeyip, onu, vazifesine iâde etmişlerdi...
Ya bugün?!
***
Bilinmesi gerekir ki; tarih, yalan söylemeyen, olayları çarpıtmayan tarihçilerin elinde olduğu sürece hiçbir yanlışlığı affetmez.
İşte, bir devrin idarecilerinin ufuksuzluğu, dar görüşlülüğü ve bağnazlığı yüzünden Şinasi'nin başına gelenleri, tarihin acımasız sayfaları bize olduğu gibi bütün çıplaklığıyla aksettiriyor.
Hiç şüphesiz, tabii ki bugünküleri ve bundan sonrakileri de unutmayacaktır tarih.
Zira, tarihe kaydolan kaybolmaz.
DİPNOTLAR
(1) Tezâkir, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Tezkire No: 13, Vekayi‘ sene 1273.
(2) Ziyad Ebuzziya, Şinasi, İletişim Yayınları, s. 106-112.