Hocam selamın aleyküm, Hayırlı cumalar..
Bir sorum olacak. Hukuki işlemlerde devlete karşı bazı harç ve ödenekler verilmesi gerekiyor. Bazısı gerekli, bazısı gereksiz ve yüksek meblağlı harçlar..
Bazen memurlara 5000tl'lik bir harç için, 100tl felan veriyoruz ve para devletin kasasına girmiyor..
Yani bir bakıma beytülmal mı oluyor ? Ayrıca 5000tl harcı devlete vermemekle 70 milyon Tc vatandaşı ve tüyü bitmemiş yetimin hakkını almış olmuyor muyuz?Ben bu şekilde bir savunma yapıyorum ama arkadaşlarım Devletin laik demokratik bir ülke olduğu, Şeriat ile yönetilmediği için darül islam değil burası diyorlar. Hatta cuma namazına ve faiz içinde darul harpta ülkesinden olduğum için mubah fetvası verıyorlar.
*******
Ve aleyküm selam. Size de hayırlı cumalar...
Mesele ettiğiniz hususlar yeterince hatta lüzumundan da fazla soruldu ve cevaplandı. Aynı şeyleri tekrar etmenin gereği yok. Lütfen site içinde araştırıp bakınız.
Maamafih kısa da olsa sorduklarınızı şöyle toparlayabiliriz:
1- İçinde yaşadığınız ülke neresi olursa olsun, kanun ve yönetmeliklerine uymaya mecbursunuz. Vergiyse vergi, harçsa harç ödeyeceksiniz elbette... Gerek usûl gerek miktar ve gerekse bunların sarfı noktasındaki adaletsizlikler yönünden varsa bir itirazınız, şikayetiniz, hukuki yollarla fert veya toplum olarak (STK gibi) bunun mücadelesini verip düzeltmeye çalışacaksınız. İsyan edip eşkıyalık yapacak haliniz yok. Oturup müşteki bir halde sızlanmanın, tartışıp çene yormanın da bir faydası yok. Tabii bu esnada da imkân ve şartlar elverdiğince dininizi gerek inanç gerekse amel ve ahlakî cihetten yaşayama, belirlenen ölçülere uymaya gayret edeceksiniz. “Böyle gelmiş böyle gider” zihniyetiyle miskin bir halde bulunamazsınız.
2- Rüşvet meselesinde, işinizin görülmesi için karşı taraf sizden istiyor ve vermediğiniz takdirde işiniz savsaklanıyorsa, işinizin halli için verebilirsiniz; çünkü bu durumda vebâl ve mes’ûliyet sizin değil, onun üzerine yüklenir. Ama o istemediği halde siz teklif ederseniz, vebâli-günahı sizin omuzunuza biner.
3- İslâm’daki devlet hukukiyle alakalı, dâru’l-İslâm ve dârul harp hakkındaki makaleye bakınız. Ayrıca bu statülerdeki idari farklılıklarla ilgili soru ve cevaplardan da, oralarda uygulanan bu ve benzeri muamelelerin nasıl olduğunu da okuyunuz. Siyasi, ticari, idari, içtimai alanlardaki farklı uygulamaları, Cuma namazının farziyet ve sıhhat şartlarını, faiz ve bey’i- fasit vs. muamelelerin nasıl cereyan ettiğini, hükümlerinin ne olduğunu görünüz. Size yardımcı olma babında bazı linkler:
http://www.halisece.com/islami-yazilar-ve-makeleler/1205-daru-l-islam-daru-l-harp-ve-ahkami.html
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/846-dar-ul-harbde-gayrimuslimle-fasit-alisveris.html
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/613-devlet-kredisi.html
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/674-daru-l-harp-te-gayr-i-ihtiyari-yasamak.html
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/837-cihadda-hile-yapmak.html
4- Bu mevzularda bilip bilmeden tartışmak yerine, lütfen okuyup öğreniniz, ondan sonra üzerinde düşüncelerinizi serdedip müzakere ederek aranızda paylaşınız. İlim olmadan fikir olmaz. Konuştuğunuz meseleler İslâm hukukunun siyasi-içtimaî-idari-ticari mevzularını alakadar ediyor, basit bir günlük hayat ihkayesi değil. O bakımdan öncelikle temel İslamî ilimlere dair müktesebatınızın olması da şart... Çünkü sağlam bir temel olmadan üzerine bina yapamazsınız. Aksi halde günümüz “meal müçtehitleri(!)” gibi mütecasir bir tarzda her alanda ahkâm kesmekten geri kalmaz, felaketten felakete sürüklenir gidersiniz, Allah korusun...