Hayırlı akşamlar.
Hocam çok afedersiniz bir adam tuvaletini yaptıktan sonra arka tarafına hiç elini değdirmeden, sadece bir hortum ile bolca su tutsa ve deride necaset kalmadığına kanaat getirse, bu şekilde taharet olur mu? Namaz kılınabilir mi? Yoksa makat bölgesini el ile yıkamak farz mıdır? tekinoğlu ailesi
*******
Selamün aleyküm. Size de hayırlı akşamlar…
Peki, ben size sorayım:
1- Kişinin kanaati neye göre olacak? Eliyle dokunmadan, kâğıtla kurulayıp kontrol etmeden nasıl sıhhatli bir kanaat sahibi olacak?
Öyle istinca, öyle nacasetten taharet olmaz. Necasetten taharet ise, bilindiği üzere namazın şartlarındandır. Olmazsa olmazıdır. Şart olan bu temizlik tam olarak yapılmadan meşrût olan namaz da makbul olmaz.
2- Sol el niçindir, nerede kullanılır? Özellikle bu temizlik için değil midir?
İşte necaseti elle yıkamanın ehemmiyetini ifade için âlimlerimiz demiştir ki; ‘sol eli olmayan kimse, yardım edip su dökeni yoksa istincâ' etmez (muaftır, ma‘fuvdur). Eğer gücü yeterse, akar sudan istincâ yapar (yapabilir. Yani sizin ifadenizde olduğu gibi, mesela hortumla yıkayabilir). Hulâsa isimli eserde de böyledir. [Bkz. Fetâvâ-i Hindiyye (Fetâvâ-i Âlemgiriyye), Akçağ Yayınları, 1, 167-172] Bu hususta teferruatlı bilgi için bkz.
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/679-sakat-cocugun-abdesti.html
İstincada, makatın yıkanmasında biraz mübalağa etmek, yani fazlaca ve dikkatlice yıkamak gerekir. Zira klasik tuvaletlerde mâlumunuz, makata su el ile götürülmektedir. Makatta kalan çok az bir necaset eseri bile elimize tekrar alacağımız suyu kirletecek ve şer’an kullanılmaz hale getirecektir.
Şayet tuvalette hortum kullanılıyorsa, üzerimize sıçratmadan suyu o mahalle kadar götürerek ya da kolayımıza giden başka bir yolla o mahalli iyice yıkayıp en güzel temizliği elde etmek gereklidir. Eğer el sürmeden sadece hortumla temizlik yapılır ve yeteri kadar o mahal güzelce yıkanmazsa, taharet tamamlanmış olmaz. Dolayısiyle -Allah korusun- ibadetler de boşa gider.
Sadedinde olduğumuz meseleyle ilgili olmaları açısından lütfen aşağıdaki linklere de bkz.
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/2399-taharet-istinca-istibra-istinka.html
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/1063-istibra-kagit-veya-pamuk.html
selamün aleyküm hocam. basında ve medyada çıktığına göre sanırım sizin de gözünüze ilişmiştir. akademisyen bir siyaset adamımız kendisine satrançla ilgili yönletilen soru üzerine şöyle cevap veriyordu:
“ben satranç oynarım. herkese de tavsiye ederim. satrancın din adına yasaklanmasını da son derece akıl dışı bulurum.”
bu konuda dinimizin hükmü, ehli sünnet imamlarının ve müçtehitlerinin görüşleri nedir? ayrıca geneli bakımından oyunlar hakkında bilgi verebilir misiniz? mesela domino, dama, okey vb. oyunlar.. m. reşit öner – istanbul
*******
Ve aleyküm selam kardeşim;
Öncelikle şunu ifade edelim; bu mevkideki / konumdaki bir insana böyle dinî bir soru sormak da, muhatabın buna din adına cevap vermesi de -takdir edersiniz ki- tek kelimeyle “yanlış”tır.
Hadi soran sormuş, mâlumunuz bizde medya çalışanlarının tutumu ve durumu belli. Onlar için önemli olan, varsa yoksa sansasyonel (dikkat çekici, çarpıcı) haber ve yorumlara imza atabilmek… Doğruluğu-eğriliği, bunun toplumda hangi zararları tevlid edeceği fazla önem taşımıyor.
Peki onca bilgi-birikim ve tecrübeye rağmen, o soruya muhatap olanın bu cevaba cür’et etmesine / yeltenmesine ne demeli! Çokça mütecâsir bir davranış değil mi?
Halbuki kısaca, bunu bana değil, ehline-ilgilililerine sorun diyemez miydi?
Maalesef ve maatteessüf bizde herkes her şeyi biliyor (!) ve de kendisini her alanda konuşmaya yetkili görüyor. Özellikle de dinî sâhada… Tabii bu menfî tutumun, kamuoyu baskısından başka bir müeyyidesi / yaptırımı da yok maalesef... Öyle olunca da tabiri caizse ‘atış serbest’! Dileyen dilediği gibi konuşuyor. Ahiretteki hesabı ise hiç düşünülmüyor!
Her ne ise…
Sıkıntının ne olduğu belli. Daha fazla bir şeyler söylemenin de bir faydası yok. Dile getirdiğiniz oyunlarla alakalı ise daha önce sualler soruldu ve cevapları da verildi.
Gerek satranç, gerekse diğer oyunlar hakkında bilgi ve Şer‘î / İslâmî açıdan hükmü için lütfen aşağıdaki linklere bkz.
http://halisece.com/sorulara-cevaplar/1113-satranc-oynamak-haram-midir.html
http://halisece.com/sorulara-cevaplar/2452-okey-dama-ve-domino.html
http://halisece.com/sorulara-cevaplar/2998-karsilikli-iddialasmak-ve-gayrimuslime-borc-meselesi.html
http://halisece.com/sorulara-cevaplar/3307-para-vs-karsiligi-olmayan-kumar-oyunlari.html
Hocam hayırlı akşamlar.Nasılsınız?Hocam malumunuz hükümet terör saldırısında hayatını kaybedenleri şehit mağduru kapsamına aldı.burada polis ve askerin şehit olduğu konusunda tereddüt yoktur Allah-u Alem,velhasıl sivillerin şehit olarak sayılmasının manevi yönünü size sormak istedim.Gündemi de epey meşgul edip zihinlerde soru işaretlerine sebebiyet verecek bir konu olması ile alakalı konunun ilmi yönünü siz muhterem Hocam dam öğrenmek isterim.Selam ve Dua ile. Fazıl Karataş
*******
Selamün aleyküm kardeşim. Size de hayırlı akşamlar… Teşekkür ediyorum, sağlığınıza duacıyım.
Sorduğunuz meselenin cevabı için lütfen aşağıdaki linklere bakar mısınız:
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/1748-sehit-nedir-kac-kisimdir-hukmi-sehit-kime-denir.html
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/1751-sehitlerin-mertebeleri-ve-olu-denmemesi.html
Bu iki yazıda şehitlerle alakalı hemen her husus inceden inceye, gayet detaylı bir şekilde ele alınmış idi. Dikkatle okumanızı tavsiye ederim.
Mukabil hayır-dualar...
Allah’a emanet olunuz.
vazelin namaza mani olurmu içinde alkol varmıdır.
Soru: Tunahan tarafından yazıldı. Kategori: Soru - Cevap
*******
Selamün aleyküm.
Vazelin, 15 - 20 karbonlu hidrokarbonlardan meydana gelen petrol türevi bir kremdir. Birbirine benzeyen yarı katı özellik gösteren birçok karışımın bir araya gelmesiyle oluşan vazelin, bilindiği gibi tıp ve eczacılık alanında kullanılmaktadır. Vazelin suda çözünmeyen; alkol, eter ve kloroformda yarı çözünen bir karışımdır. Ortalama erime noktası, 38 ile 54 derece olarak bilinir.
Terkibinde alkol yoktur. Dolayısiyle abdestten sonra sürülen vazelin namaza mâni olmaz.
Fakat, gerek sıvı gerekse katı halde olsun, suyun cilde ulaşmasına engel olduğu için, abdest âzalarından birine vazelin sürdükten sonra alınan abdest sahih değildir. Yani vazelin abdeste mâni olur, abdestsiz de namaz olmaz.
Şayet açık yara gibi su almaması gereken bir problem söz konusu ise, vazelini sürdükten sonra sargıyla sarılıp üzerine meshedilir. Böyle bir durum yoksa ve normal olarak cilde sürülecekse mutlaka abdestten sonra sürülmeli... Yeniden abdest alacağımız zaman da, yine sürülen o vazelin mutlaka giderilmelidir.
Sorduğunuz meseleyle alakaları olması bakımından lütfen aşağıdaki linklere ve o linklerde gösterilen yazılara da mutlaka bkz.
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/596-ilaclarda-alkol.html
Selamunaleyküm, saygılar hocam, Rabbim sağlık,sıhhat,afiyet versin. Benim sorum, kimlerin cenaze namazı kılınmaz, bilgilendirirseniz seviniriz. Teşekkürler. Soru: Ersin tarafından yazıldı. Kategori: Soru - Cevap
*******
Ve aleyküm selam kardeşim; dualırın için teşekkürler, mukabil hayır dualar…
Pek çok mesele gibi söz konusu ettiğiniz mesele de daha önce sorulmuş ve cevaplanmış idi. Şu linke bakabilirdiniz:
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/2904-olen-teroristin-cenazesi.html
Ama madem akıl edememişsiniz, ya da baktınz bulamadınız; o halde yazının, sizin sorunuzla ilgili kısmını aşağıya kopyalıyoruz. Lütfen okuyunuz:
“Cenaze namazı kılınmayan kimseler
İslâm fıkhına / hukukuna göre, bazı büyük günahları işleyen kimselerin cenaze namazları kılınmaz. Bazılarının da cenaze namazları kılınmadığı gibi, cesetleri de yıkanmaz.
Bunların cenazelerinin yıkanmayıp namazlarının kılınmaması, o günahları sebebiyle imandan çıktıkları, İslâm’dan mahrum kaldıkları için değildir. Zira Ehl-i Sünnet inancına göre, büyük günahlar dahi kişiyi imandan çıkarmaz.
Belki de sebep; böylesine dehşetli bir mahrumiyete müstahak olacak denli büyük bir günah işlediklerinin nazar-ı dikkate alınması, benzeri günahlara girilmemesinin ikaz ve tembihi içindir.
Aynı zamanda da, işlediği o büyük günah ve hatanın dünyevî bir cezası olsun diyedir.
Cenazeleri kılınmayan bu büyük günah sahipleri şunlardır.
1- Kâtıu’t-tarîqlar: Yani, yol kesip adam soyan eşkıya, mesken ve iş yeri basıp soygun yapan anarşistler, teröristler...
Bunlar, İslâm’ın hiçbir zaman müsaade ve musâmaha etmediği gasp suçu işlemiş, âmmenin / kamunun huzur ve hayat hakkını gasbetmiş kimselerdir.
Şayet bu eşkıyalık ve anarşistlikten vazgeçip tevbe-istiğfar etmezlerse, namazları kılınmadan defnedilirler.
2- Anne-babasını öldüren nankör evlâtlar: Anne-babasının kendisi için katlandığı fedakârlık ve yaptığı hizmetlere karşılık onları kasten ve zulmen öldürmekle mukabele eden nankör evlât da, cenaze namazı kılınmadan defnedilir. Ayrıca da öldürmüş olduğu anne veya babasının mirasından da mahrum bırakılır.
3- Boğmak suretiyle birden fazla adam öldürenler: Bunların da cenaze namazı kılınmaz.
Zira haksız yere boğmak suretiyle adam öldürmek, hunharlık ve vahşetin en dehşetlisidir.
4- Meşrû‘ İslâm Devletine haksız yere başkaldırıp isyan edenler: Bunlar devlet hâkimiyetini / otoritesini yıkarak âsâyişi bozmak ve idareyi İslâm’dan uzaklaştırmak için isyana başlayan âsîlerdir. Hatta böyle âsilerle, yol kesip baskın yapan eşkıya ve anarşistler, eğer çarpışma esnasında öldürülürlerse, namazları kılınmadığı gibi, cenazeleri de yıkanmaz.
Bu iki kısmın cenazesi yıkanmadan açılan çukura itilir, biraz önce belirttiğimiz üzere, ibret olsun diye cenaze namazı kılınmadığı gibi, yıkanması da terk edilir.
Ancak bu saydıklarımızın hepsi de tevbe-istiğfar edip yaptıklarından pişman olurlarsa, tevbeleri samimî sayılarak öldüklerinde namazları kılınır, gerisi Allâh’a havâle edilir.”
Ayrıca mevzu ile alakaları bulunması hasebiyle aşağıdaki linke ve o link içinde verilen yazılara da bkz.